Başında ok olan 7 harfli 26 kelime var. Ok ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ok olan kelimeler listesine ya da sonu ok ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ok bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OKSALİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuzukulağı vb. bitkilerde rastlanan, özellikle temizleme maddesi olarak kullanılan asit, kuzukulağı asidi, oksalik asit (HOCO-COOH)
-
[isim]
Kuzukulağı vb. bitkilerde rastlanan, özellikle temizleme maddesi olarak kullanılan asit, kuzukulağı asidi, oksalik asit (HOCO-COOH)
- OKŞATMA
-
-
[isim]
Okşatmak işi veya durumu
-
[isim]
Okşatmak işi veya durumu
- OKYANUS
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz, ana deniz, umman
- "Atlas Okyanusu. Hint Okyanusu."
-
[isim]
Kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz, ana deniz, umman
- OKŞANIŞ
- ...
- OKSİJEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 8, atom ağırlığı 16 olan, hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada beşte bir oranında bulunan bir gaz, müvellidülhumuza (simgesi O)
-
[isim]
Atom numarası 8, atom ağırlığı 16 olan, hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada beşte bir oranında bulunan bir gaz, müvellidülhumuza (simgesi O)
- OKUNMAK
-
-
[nsz]
Okuma işine konu olmak
- "Sokak kapısını çalarken akşam ezanı okunuyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Okunulmak
-
Belli olmak, açıkça görünmek
- "Bütün söyleyecekleri yüzünden okunuyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Davet edilmek, çağrılmak
-
[nsz]
Okuma işine konu olmak
- OKRAMAK
-
-
[nsz]
Acıkmış, susamış olan at yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek
-
[nsz]
Acıkmış, susamış olan at yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek
- OKLANMA
-
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
- OKSİYÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sivrikuyruk
-
[isim]
Sivrikuyruk
- OKARİNA
- ...
- OKŞAYIŞ
-
-
[isim]
Okşama işi veya biçimi
- "Orada sıcak alna latif bir serinlik veren bir okşayış meltemi eser." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Okşama işi veya biçimi
- OKŞAMAK
-
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- "Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Hafifçe dövmek
- "Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz okşayıver." (Burhan Felek)
-
Bir kimseyi hoşnut etmek
- "Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı." (Çetin Altan)
-
Benzemek, andırmak, hatırlatmak
- "Bu iki sarı birbirini okşuyor."
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- OKŞANTI
-
-
[isim]
Okşama
-
[isim]
Okşama
- OKSİTLİ
- ...
- OKSİLİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Suyla birleştiğinde oksijen açığa çıkaran, birleşiminde nikel ve bakır tozları bulunan sodyum ve potasyum peroksit
-
[isim]
Suyla birleştiğinde oksijen açığa çıkaran, birleşiminde nikel ve bakır tozları bulunan sodyum ve potasyum peroksit
- OKKALIK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- "Açlık, sıcak, ihtiyarlık üç bin okkalık bir yük gibi sırtına çökmüştü." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- OKÇULUK
-
-
[isim]
Ok yapma veya satma işi
-
Ok ve yay kullanılarak yapılan spor
-
[isim]
Ok yapma veya satma işi
- OKSALAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi
- OKŞANMA
-
-
[isim]
Okşanmak işi
-
[isim]
Okşanmak işi
- OKUTMAN
-
-
[isim]
Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılap tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör
-
[isim]
Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılap tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör