Başında kay olan 8 harfli 44 kelime var. Kay ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kay olan kelimeler listesine ya da sonu kay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kay bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAYNAKLI
-
-
[sıfat]
Belli bir kaynaktan gelen
- "Londra kaynaklı bir habere göre..."
-
Kaynak yapılmış
-
[sıfat]
Belli bir kaynaktan gelen
- KAYBOLUŞ
-
-
[isim]
Kaybolma işi veya biçimi
-
[isim]
Kaybolma işi veya biçimi
- KAYBEDİŞ
- ...
- KAYDIRIŞ
-
-
[isim]
Kaydırma işi veya biçimi
-
[isim]
Kaydırma işi veya biçimi
- KAYETMEK
- ...
- KAYNATIŞ
- ...
- KAYDIRAK
-
-
[isim]
Yassı, kaygan çakıl
-
Çocukların böyle bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun
-
Çocuk bahçelerinde çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı
-
Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer
-
[isim]
Yassı, kaygan çakıl
- KAYMELİK
-
-
Herhangi bir kayme değerinde olan
-
Herhangi bir kayme değerinde olan
- KAYTANLI
-
-
[sıfat]
Kaytanı olan, kaytanla dikilmiş
- "Sonunda, koynundan kaytanlı bir muska çıkardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Kaytanı olan, kaytanla dikilmiş
- KAYITMAK
-
-
[-den]
Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek, bir karardan dönmek, nükûl etmek, rücu etmek
-
[-den]
Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek, bir karardan dönmek, nükûl etmek, rücu etmek
- KAYNAMAK
-
-
[nsz]
Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
- "Su, 100 °C'de kaynar."
-
Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak
- "Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu." (Tarık Buğra)
-
Yerden çıkmak
- "Paşaoluk yaylasının her bucağından bir pınar kaynar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak
-
Yara kapanmak, iyileşmek
-
Mayalı bir şey kabarıp köpürmek
- "Şıra kaynamış."
-
Mide ekşimek
-
Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak
- "Deniz kaynıyor."
-
Çok miktarda bulunmak
- "Burada karıncalar kaynıyor."
-
Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak
- "Burada bir iş kaynıyor."
-
Gerektiği gibi yapılamamak
- "Lafa daldık, ders kaynadı."
-
Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak
- "Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Coşmak, heyecanlanmak
-
Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak
-
Arada kaybolmak
- "Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana." (Selim İleri)
-
[nsz]
Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
- KAYŞAMAK
-
-
[nsz]
Kaya, toprak vb. yerinden koparak aşağıya kaymak
-
[nsz]
Kaya, toprak vb. yerinden koparak aşağıya kaymak
- KAYITSIZ
-
-
[sıfat]
Kaydı yapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemiş olan
- "Halk, nice silik insanların en yüksek mertebelere çıkmasına kayıtsız kalır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Aldırmaz, ilgisiz, umursamaz, lakayıt
- "Sert, çabuk unutan kayıtsız bir asker durumu alacaktı." (Halide Edip Adıvar)
- "Ev sahipleri misafirlerini tanıştırmakta pek kayıtsız olduklarından ben kendimi kıza tanıttım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şarta bağlı olmayan
-
[sıfat]
Kaydı yapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemiş olan
- KAYGISIZ
-
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- "Bu güler yüzlü adam ben değilim / Yalandır kaygısız olduğum yalan." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- KAYMAKÇI
-
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
- KAYIRTMA
-
-
[isim]
Kayırtmak işi
-
[isim]
Kayırtmak işi
- KAYNAKÇI
-
-
[isim]
Kaynak yapan kimse
-
[isim]
Kaynak yapan kimse
- KAYNARCA
-
-
[isim]
Kaynak
-
Sıcak su kaynağı
-
Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı
-
[isim]
Kaynak
- KAYIRICI
-
-
[isim]
Bir kimseyi kayıran, ona arka çıkan kimse, gözetici, kollayıcı, bakıcı, koruyucu, hami, dayı, iltimasçı, piston, torpil
-
[isim]
Bir kimseyi kayıran, ona arka çıkan kimse, gözetici, kollayıcı, bakıcı, koruyucu, hami, dayı, iltimasçı, piston, torpil
- KAYMAKAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay
-
Yarbay
-
[isim]
Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay