Sonunda k olan 5 harfli 631 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BALIK

  1. [isim] Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
    • "Balık baştan kokar, bilmez değilsin a! Hayriye tüccarının batmasına bizim saray sebep olmuştur." (Atilla İlhan)
    • "Evde olduğum günler, sabah erken onunla balığa çıkıyorduk." (Memduh Şevket Esendal)

BANAK

  1. [isim] Ekmek parçası, lokma

ÇİÇEK

  1. [isim] Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
    • "Hiç kurumuş ağaç yeşerir, çiçek açar mı?" (Ömer Seyfettin)
    • "Küçükken çıkardığı çiçek, sabanla tarla sürer gibi çehresinin altını üstüne getirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sen yirmi beşine bile gelmemiş çiçek gibi bir taze duldun." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu." (Yahya Kemal)
  2. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
    • "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım." (Refik Halit Karay)
    • "Her biri bir mazinin çiçek açmasıdır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
    • "Onun ne çiçek olduğunu hep biliriz."
  4. Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
  5. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık

DALAK

  1. [isim] Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
  2. Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
  3. Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
  4. Bal peteği

KOYAK

  1. [isim] Vadi
    • "Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar." (Yahya Kemal)
  2. Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk
  3. Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur
    • "Yaylasını koyak koyak gezerim." (Halk türküsü)

TOPUK

  1. [isim] Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü
    • "Topuklarına kadar uzun saçları vardı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Topuklarına kadar çamura batmış."
  2. Ökçe
    • "Sıska kız, alışık olmadığı yüksek topuklarla yürümeye çalışıyordu." (Çetin Altan)
  3. Belli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde bırakılan kömür bloku veya cevher kütlesi

YIKIK

  1. [sıfat] Yıkılmış olan, harap, viran
    • "Oradaki yıkık evin kapısından belki gökyüzüne gireceğiz." (Reşat Nuri Güntekin)

GÖVEK

  1. [isim] Cevizin yeşil kabuğu

TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

YUMAK

  1. [-i] Yıkamak

BİTEK

  1. [sıfat] Verimli

SIMAK

  1. [-i] Kırmak, bozmak
  2. Yenmek, mağlup etmek

SOLUK

  1. [isim] Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
    • "Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Soluk aldığı bile hissedilmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ben, Falih'in tavsiyesi üzerine o gün saat üçe doğru soluğu başyaver Celal'in yanında almıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Ciğerlere hava alıp verme
    • "Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum." (Sermet Muhtar Alus)
  3. Tarz
    • "Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler."

YAYIK

  1. [isim] Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine
    • "Nina'nın bildiği alet değirmen ve yayıktır; buğday öğüten ve tereyağı çıkaran yararlı iki basit makine." (Refik Halit Karay)
    • "Yayık dövmek, yağ çıkartmak yeni gelinlerin görevi." (Nezihe Araz)

AKSAK

  1. [sıfat] Aksayan, hafifçe topallayan
  2. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen
    • "İşin aksak yönü."
  3. [isim] Türk müziğinde kıvrak bir usul
  4. [isim] Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize

MİMİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yüz, el, kol hareketleriyle düşünceyi anlatma sanatı
    • "Bütün rolleri şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Duyguları, düşünceleri belirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar, hareketler
    • "Bu özelliği anıldığında hanımlar tiksinti ve korku mimikleri yaparlardı." (Haldun Taner)

BASAK

  1. [isim] Merdiven

HANEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söz, konuşma

TAKIK
...
TOPİK

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Tahin, nohut, patates ve soğanla yapılan meze

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü