Sonunda k olan 4 harfli 142 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AZIK

  1. [isim] Yiyecek, besin, gıda

ADAK

  1. [isim] Adama işi, nezir
    • "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Adanılan şey, nezir
    • "Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ETİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Töre bilimi
  2. Bir meslek grubunun uymak zorunda olduğu davranışlar bütünü
  3. Etik bilimi
  4. [sıfat] Ahlaki, ahlakla ilgili

KÖŞK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasır
    • "Bozuk ve tozlu yollardan tam bizim köşkün önüne geldik." (Ömer Seyfettin)

ABAK
...
ASIK

  1. [sıfat] Somurtkan
  2. Asılı

İNİK

  1. [sıfat] İnmiş, indirilmiş
    • "Pencere perdeleri hep inikti." (Aka Gündüz)

UŞAK

  1. [isim] Çocuk
    • "Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş, oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Herhangi bir bölgenin halkından olan erkek
    • "Kim bilir, bu Anadolu uşaklarının her birinde ne cevherler vardır." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  3. Erkek hizmetçi
    • "... kapının eşiğinde fraklı, beyaz eldivenli bir uşak duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Tayfa
    • "Bir haykırma duyuldu. Uşakları koşturdum. Simit attırdım denize ama deniz geri vermedi." (Zeyyat Selimoğlu)

DELK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ovma, ovuşturma
  2. Sürtünme

UZAK

  1. [sıfat] Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
    • "Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." (Peyami Safa)
    • "Çocuklar ilk günü senden uzak durmuşlardı, nasıl bir kişi olduğunu kestiremiyorlardı." (Tarık Dursun K)
    • "Ben uzak düşmemeye çalışır, karşılarında bir yere ilişirdim." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Arada çok zaman bulunan
    • "Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez."
  3. Eli, gücü veya hükmü yetişmez
    • "O böyle işlerden pek uzaktır."
  4. İhtimali az olan
    • "Ben bu işi çok uzak görüyorum."
  5. Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
    • "Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz." (Peyami Safa)
  6. [isim] Yakın olmayan yer
    • "Fazla uzağa gitme."

DİSK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Disk atmada kullanılan, erkekler için 2, kadınlar için 1 kg ağırlığında, genellikle metal bir çember ile çevrelenmiş tahta ağırşak
  2. Gramofon plağı
  3. Omurları birbirine birleştiren ana madde
  4. İnce ve çapı oldukça büyük teker şeklinde parça
    • "Eksantpil diski."

EĞİK

  1. [sıfat] Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev
  2. Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan
  3. Bükülmüş
    • "Başı yine yere eğik, sol kolu yine kalçasındaydı." (Ömer Seyfettin)
  4. [isim] Dik veya paralel olmayan doğru

ŞEVK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İstek, heves
    • "Bütün gençlik heyecanlarımızın, şevklerimizin, çabalarımızın mesnedi olan ve adına Atatürk ilkeleri dediğimiz inançlar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir ." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Sevinç, neşe
    • "Çiftlik yine, sabah oluyormuş gibi şevkini kaybetmeyen bir aydınlık içinde..." (Refik Halit Karay)

ŞİRK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eş koşma

ARAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ter
  2. Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı

GONK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Keçe veya bez kaplı bir tokmakla vurularak uzun süreli ses veren, tepsi biçiminde, madenî bir çalgı
  2. Bazı saatlerde belirli zamanları bildiren zil düzeneği
  3. Boksta her raundun başlangıç ve bitimini bildiren ses verici araç

HALK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
    • "Türk halkı."
  2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
    • "Yahudi halkı."
  3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
    • "Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları."
  4. Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
    • "Bütün köy halkı orada idi." (Ömer Seyfettin)
  5. Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu
    • "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir." (Orhan Veli Kanık)
  6. Aydınların dışında kalan topluluk
    • "Halktan bir adam."

ENEK

  1. [sıfat] Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş

FLOK

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken

ARIK

  1. [isim] Ark
    • "Beş gün belinin, kollarının ağrısını duymadan Binnaz'ın önü sıra arık çekti." (Necati Cumalı)
  2. Fide veya fidan dikilen yer

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü