Sonunda ı olan 6 harfli 432 kelime var. I harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ı harfi olan kelimeler listesine ya da başında ı harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARALI
-
-
[sıfat]
Karası (II) olan
-
Üzeri kalemle karalanmış
-
[sıfat]
Karası (II) olan
- TAKACI
-
-
[isim]
Taka işleten kimse
-
[isim]
Taka işleten kimse
- SAKALI
-
-
[sıfat]
Saka hastalığına tutulmuş
- "İçlerinden biri sakalı bir at gibi fena fena öksürüyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Saka hastalığına tutulmuş
- TATARI
-
-
[sıfat]
Tam pişmemiş
-
[sıfat]
Tam pişmemiş
- KASALI
-
-
[sıfat]
Kasası olan
-
[sıfat]
Kasası olan
- MASALI
- ...
- İCRACI
-
-
[isim]
Bir buyruğu yerine getiren kimse
- "Onları kendi icracıları gibi kullanmak istemişlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
İcranın verdiği kararları uygulayan görevli
-
Bir konserde bir eseri çalan veya söyleyen kimse
-
[isim]
Bir buyruğu yerine getiren kimse
- KASACI
-
-
[isim]
Veznedar, vezneci
-
[isim]
Veznedar, vezneci
- İVAZLI
-
-
[sıfat]
Ödünlü
-
Karşılığı olan
-
[sıfat]
Ödünlü
- TASALI
-
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- "Bulutlu, tasalı gözlerle önüne bakıyordu, fazla bir şey söylemiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- BORALI
-
-
[sıfat]
Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
- "Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı
- BOZACI
-
-
[isim]
Boza yapan veya satan kimse
-
[isim]
Boza yapan veya satan kimse
- ÇATICI
-
-
[isim]
Çatma işini yapan kimse
-
Çatı işlerini yapan kimse
-
[isim]
Çatma işini yapan kimse
- IŞILTI
-
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- "Bu kâğıtlara gözleri tuhaf bir ışıltı ile parlayarak baktığına dikkat etti." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık
- "Hâlâ yeni bir sır aramakta / Yıldızlar ışıltıyla uzakta." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- SATICI
-
-
[isim]
Alıcıya bir şey satan kimse
- "Gelen yolcuların çoğu bir Akbaba alıyordu satıcıdan." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Alıcıya bir şey satan kimse
- AĞITÇI
-
-
[isim]
Ölüye ağıt söylemek için para ile getirilen kimse, sagucu, mersiyehan
-
[isim]
Ölüye ağıt söylemek için para ile getirilen kimse, sagucu, mersiyehan
- ARAKLI
- ...
- AYIRTI
-
-
[isim]
Aynı cinsten olan şeyler arasındaki ince fark, nüans
- "Ününün, sinemamıza getirdiği özel duyarlığın ayırtında bile değildi." (Selim İleri)
-
[isim]
Aynı cinsten olan şeyler arasındaki ince fark, nüans
- DAVALI
-
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
-
Davası olan (kimse)
- "Mübaşir ilk duruşmanın davacı ve davalısını çağırıyordu." (Ayşe Kulin)
-
Dava konusu olan
- "Bu ev davalıdır."
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
- EZANCI
-
-
[isim]
Ezan okuyan kimse, müezzin
- "Han kulesinden ezancı sabah ezanını okurken hancı usulca odasına girdi." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Ezan okuyan kimse, müezzin