Sonunda ı olan 5 harfli 227 kelime var. I harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ı harfi olan kelimeler listesine ya da başında ı harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAYRI
-
-
[sıfat]
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim
-
[sıfat]
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim
- HAKLI
-
-
[sıfat]
Hakka uygun, doğru, yerinde
- "Fakat aşkta ne hak ne haklı ne haksız ne de bir hakikat vardır." (Memduh Şevket Esendal)
- "Müdür onu haklı buldu."
- "Bu tartışmada o haklı çıktı."
- "Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım." (Refik Halit Karay)
-
Davası, iddiası, düşüncesi veya davranışı doğru ve adalete uygun olan (kimse)
- "İkisinden hangisinin haklı olduğu anlaşılamadı."
-
[sıfat]
Hakka uygun, doğru, yerinde
- HAYCI
- ...
- ZARCI
-
-
[isim]
Zar oyunu oynayan kimse
-
[isim]
Zar oyunu oynayan kimse
- ATILI
-
-
[sıfat]
Atılmış, ertelenmiş, tehirli
- "... işbu davanın atılı bulunduğu 18/09/2005 günü saat 9.45'te hazır bulunması veya ..."
-
[sıfat]
Atılmış, ertelenmiş, tehirli
- BALCI
-
-
[isim]
Arı yetiştirip bal elde eden veya satan kimse
-
[isim]
Arı yetiştirip bal elde eden veya satan kimse
- KAVKI
-
-
[isim]
Kabuk
-
[isim]
Kabuk
- DUACI
-
-
[isim]
Tanrı'ya yalvaran kimse
- "Hepimiz iyiyiz, sana duacıyız, diyordu mektupta." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tanrı'ya yalvaran kimse
- ATICI
-
-
[isim]
İyi nişan alan, attığını vuran kimse
-
Yalancı, asılsız şeyler uydurup söyleyen kimse
-
[isim]
İyi nişan alan, attığını vuran kimse
- BAÇLI
- ...
- KARŞI
-
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- "Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Edirne'nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Acaba böyle bir meraka uymak perilere karşı gelmek midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
Ön, kat, huzur
- "İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Bulunan yere göre önde, ileride olan
- "Karşı evin kızları. Karşı mahalle."
-
[sıfat]
Karşıt, zıt, muhalif
- "Karşı parti. Karşı takım."
-
[zarf]
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
- "Bahçeye karşı oturmak."
-
[zarf]
Karşılık olarak, mukabil
- "Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[zarf]
İçin, hakkında
- "Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
-e doğru
- "Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- UYARI
-
-
[isim]
Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih
- "Kentin yaşlılarının da düşüncelerini aldılar. Onların uyarılarına uydular." (Haldun Taner)
-
Organizmada uyarım yaratan güç
-
[isim]
Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih
- TIPKI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
-
[zarf]
Tıpatıp, tamamıyla
- "Saffet Hanım tıpkı kendisini görmeden tahmin etmiş olduğum gibiydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
- MIHÇI
- ...
- AŞICI
-
-
[isim]
Aşı yapan kimse
-
[isim]
Aşı yapan kimse
- BAŞÇI
-
-
[isim]
İşçi başı
-
Çiğ veya pişmiş koyun, kuzu, sığır başı satan kimse
-
[isim]
İşçi başı
- KANLI
-
-
[sıfat]
Kan bulaşmış
- "Kanlı eğeyi mi saklamışlardı, başka bir delil mi?" (Refik Halit Karay)
- "Ananın kanlısı olmak, ölünceye kadar ateşten gömlek giymektir." (Yahya Kemal)
-
Kanı olan
-
Kan dökülmesine neden olan
- "Bu savaş çok kanlı olacak, beyler." (Tarık Buğra)
-
İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil
-
Kanlanmış olan
- "Kanlı göz."
-
Kan davasında taraf olan
- "Oğlumun kanlısı Abbas kâfiri değil, oğlumun kanlısı Esme'dir." (Yahya Kemal)
-
Kanı yoğun olan, demevi
- "Kanlı adam."
-
[sıfat]
Kan bulaşmış
- OLASI
-
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
- ÇIKTI
-
-
[isim]
Üretim sonucu ortaya çıkan ürün, girdi karşıtı
-
Artık
- "Sanayi çıktısı."
-
Bilgisayarda yazılan bir metnin kâğıda dökülmüş biçimi
-
Mezuniyet belgesi
-
[isim]
Üretim sonucu ortaya çıkan ürün, girdi karşıtı
- MALCI
-
-
[isim]
Mal alıp satan kimse
-
[isim]
Mal alıp satan kimse