Sonunda e olan 6 harfli 510 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARATE
-
-
[isim]
Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi
-
[isim]
Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi
- DERECE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe
- "Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[edat]
Denli, kadar
- "Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri
- "Sıcakölçerin dereceleri."
-
Sıcaklıkölçer
-
Bir çözeltinin yoğunluğunu ölçmede kullanılan birim
-
Bir çemberin üç yüz altmışta birine eşit olan açı birimi
- "Dik açılar doksan derecedir."
-
Başarı gösterme
-
[isim]
Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe
- SÜRÇME
-
-
[isim]
Sürçmek işi
-
[isim]
Sürçmek işi
- TEDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Para vb. bir şey verme, ödeme
- "Ücretin yarısını da o gün tediye ettim." (Haldun Taner)
-
Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme
-
[isim]
Para vb. bir şey verme, ödeme
- YÜRÜME
-
-
[isim]
Yürümek işi
- "Kılıcını kaldırdı, ağır ağır hocaya doğru yürümeye başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yürümek işi
- LUTİYE
- ...
- ŞAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- "Kadın biraz geçkin ama güzelliği şahane!" (Refik Halit Karay)
-
Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan
-
Hükümdara yakışacak durumda olan
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- ÜSKÜRE
-
-
[isim]
Topraktan veya madenden yapılmış çorba tası, çukur çanak
-
[isim]
Topraktan veya madenden yapılmış çorba tası, çukur çanak
- ALİVRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önceden satış
-
Dağıtım, dağıtma
-
[isim]
Önceden satış
- EDİLME
-
-
[isim]
Edilmek işi veya durumu
-
[isim]
Edilmek işi veya durumu
- HAREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
- BEÇENE
- ...
- FLAMBE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aleve tutarak pişirme yöntemi
-
[isim]
Aleve tutarak pişirme yöntemi
- REZEDE
-
-
[isim]
Muhabbet çiçeğigillerden, 1,5 m yüksekliğinde, tohumlarından kandil yağı, çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki, rezede çiçeği (Reseda luteola)
-
[isim]
Muhabbet çiçeğigillerden, 1,5 m yüksekliğinde, tohumlarından kandil yağı, çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki, rezede çiçeği (Reseda luteola)
- TELAŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telaş
- "Şimdi telaşem biraz azalsın da getireceğim zaten." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
Telaş
- ADAPTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Uyarlanmış
- "Ahmet Vefik Paşa'nın Zor Nikâh'ı Molière'den adaptedir."
-
[sıfat]
Uyarlanmış
- EKSTRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hesap özeti
-
Öz
-
Özüt
-
[isim]
Hesap özeti
- EPRİME
-
-
[isim]
Eprimek işi
-
[isim]
Eprimek işi
- MELEME
-
-
[isim]
Melemek işi
-
Koyun veya keçi sesi
- "Uzaktan ağıla giren koyunlarla kuzuların telaşlı uzun melemeleri sessizliği parçalıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Ağırkanlı, rahatına düşkün
-
[isim]
Melemek işi
- BAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep
- "Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı?" (Atilla İlhan)
- "Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin." (Peyami Safa)
- "Yazmıyor, okumuyor, gözünün ağrısını, parmaklarının ağrısını, romatizmasını bahane ediyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep