Sonunda e olan 4 harfli 295 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YÖRE

  1. [isim] Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar, dolay

GÜRE

  1. [isim] Çiftleşmek isteyen kısrak veya dişi eşek
  2. Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay
  3. [sıfat] Kuvvetli, dinç
  4. [sıfat] Çekingen, korkak, ürkek

İAŞE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yedirip içirme, besleme, bakma
    • "İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı." (Refik Halit Karay)

NEŞE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret
    • "Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "O günden sonra Canan'ın uzun müddet neşesi kaçtı." (Peyami Safa)
  2. Hafif sarhoşluk, çakırkeyif olma

ÖPME

  1. [isim] Öpmek işi
    • "İlk defa arkadaşının yanında boynuma sarılıp beni öpmeye başlamıştı." (Halide Edip Adıvar)

DİDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Göz

UHDE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
    • "Bu işi tek bir kişiye verseniz yine uhdesinden gelir çünkü yapacağı bellidir." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Kulübün masrafını Türk azalar uhdelerine almışlardır." (Ömer Seyfettin)
  2. Sorumluluk

DÜZE

  1. [isim] Doz

GÜCE
...
KEFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Terazi gözlerinden her biri

VİZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı resmî kâğıtlara "görülmüştür" anlamında konulan işaret ve bu işareti koyma işi
  2. Ara sınav
  3. Bir ülkeye girmek veya bir ülkeden çıkmak için yetkili makamlardan alınması gerekli izin
    • "İçeriye girmen için vize mi bekliyorsun? İngiliz validenden izin mi gelecek?" (Refik Halit Karay)

NİCE

  1. [sıfat] Kaç, ne kadar
  2. Birçok
    • "Yalılarda nice yük odaları, oda gibi büyük kilerler vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. [zarf] Nasıl
  4. [zarf] Uzun süreden beri

EMME

  1. [isim] Emmek işi
  2. Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş
  3. Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi
  4. Soğurma
  5. Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi

AKSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hastalık nöbeti, kriz
    • "Hafif bir kalp aksesi geçirdi."

İĞNE

  1. [isim] Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
    • "Sabah sabah davullar vurulup meydan kurulur. Aman öyle bir kalabalık olur ki iğne atsan yere düşmez." (Eflatun Cem Güney)
    • "İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi oymacılık." (Çetin Altan)
    • "Sonunda doktorların ısrarıyla bir sürü kuduz iğnesi yedi." (Refik Erduran)
    • "Konuk kadının durgunluğu evdeki tedirginliktendi, iğne üstünde oturuyormuşçasına eğretiydi duruşu." (Burhan Günel)
  2. İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
    • "Çengelli iğne. Toplu iğne."
  3. Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
  4. Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası
  5. Bazı araçların ucu sivri parçaları
    • "Pusula iğnesi."
  6. Bazı böceklerin kendilerini savunmak için kullandıkları organ
    • "Arının iğnesi. Akrebin iğnesi."
  7. Oltanın ucundaki küçük çengel
  8. Dokunaklı söz
  9. Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
  10. Şırınga
  11. Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç
    • "Hekim hastaya hap yerine iğne verdi."
  12. Vücuda bu yolla ilaç verme işi
    • "Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı." (Haldun Taner)

İLLE

  1. [zarf] İlla

JÖLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmiş şekerleme
  2. Et suyunun soğuduktan sonra gevşek ve esnek bir kıvam almış durumu
    • "Tavuk jölesi. Dana jölesi."
  3. Saçın düzgün bir biçimde uzun süre kalmasını sağlayan yağlı, parlak ve yapışkan madde

ERCE

  1. [zarf] Er gibi, ere yakışır biçimde
    • "Şu değişik hâllerin hepsinden erce, erkekçe istifade etmelidir." (Ahmet Mithat)

GALE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti

LAŞE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Leş

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü