Başında e olan 4 harfli 142 kelime var. E harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında e bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ENAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yaratılmış bütün canlılar
  2. Halk

EZEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
    • "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)

EDEP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplum töresine uygun davranma
    • "Olur şey mi bu, haydi edebinle çık git, çekil karşımdan!" (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Edeptir söylemesi, donuna kaçırmış."
  2. İyi ahlak, incelik, terbiye

EĞRİ

  1. [sıfat] Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı
    • "Eğri bir yol."
  2. Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves
    • "Eğri kılıç."
  3. Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail
    • "Eğri bir masa."
  4. [zarf] Yanlış bir biçimde
    • "Gazetecilik bu oğlum, eğri, doğru yazılıp çıkmalı." (Memduh Şevket Esendal)
  5. [isim] Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi
    • "Sıcaklık eğrisi. Hava nemi eğrisi."
  6. [isim] Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey

EKİP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Takım
    • "Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız." (Çetin Altan)
  2. İşçilerin oluşturduğu takım
    • "Bir kısmı da hususi temizleme ekipleri marifetiyle imha edilir." (Haldun Taner)

ELİK

  1. [isim] Dağ keçisi
    • "Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir." (Kemal Bilbaşar)

EVLİ

  1. [sıfat] Evlenmiş olan (kadın veya erkek)
    • "İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar." (Refik Halit Karay)
  2. Herhangi bir sayıda ev bulunan (yer)
    • "Yirmi evli bir köy."
  3. Evi olan

EVİÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç

EKSİ

  1. [isim] Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
  2. [sıfat] Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı
  3. Eksiklik
    • "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." (Nezihe Meriç)

EDİK

  1. [isim] Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
  2. Kısa çizme

EKŞİ

  1. [sıfat] Sirke veya limon tadında olan
  2. [isim] Bu tadı veren şey
    • "Bu yemeğin ekşisi fazla kaçmış."
  3. Uygunsuz, yakışıksız
    • "Bu ekşi sözler, bu dik bakışlar, tabii hiç hoşlarına gitmedi." (Haldun Taner)

EĞİM

  1. [isim] Eğilmiş olma durumu
  2. Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil
    • "Yamacın eğimi."

ENİK

  1. [isim] Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu
    • "Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çocuk
    • "Evliyim ya, üç de enik var arkamda..." (Necati Cumalı)

ESMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Adlar, isimler

ESİK

  1. [isim] Çukur yer

ERİM

  1. [isim] Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
    • "El erimi. Göz erimi."

EKİT
...
EMEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
    • "Büyük emeller benim bir aile ocağı kurmama da mâni olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım, değil mi?" (Peyami Safa)
    • "İttihat ve Terakki, ordunun genç subaylarını emellerine alet etmeyi başarmıştı." (Samiha Ayverdi)

EDİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimse, yazar
    • "Pek az hoşlandıklarım muhabirler, ediplerdir." (Falih Rıfkı Atay)

ETÜT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
  2. Ön çalışma
  3. Belli bir konuyu inceleyen, araştıran eser veya yazı
    • "1848'de bir İslav mecmuasında çıkan uzun bir etüt yazısı bir isyanın eseridir." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışmalarına ayrılan zaman, mütalaa, müzakere
    • "Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu." (Çetin Altan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü