Başında do olan 9 harfli 65 kelime var. Do ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde do olan kelimeler listesine ya da sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında do bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOKTORALI
-
-
[sıfat]
Doktorası olan
-
[sıfat]
Doktorası olan
- DONATIMCI
-
-
[isim]
Bir film veya tiyatro eseri için gerekli sahne donatımı işini yöneten kimse
-
[isim]
Bir film veya tiyatro eseri için gerekli sahne donatımı işini yöneten kimse
- DOSYALAMA
-
-
[isim]
Dosyalamak işi
-
[isim]
Dosyalamak işi
- DOĞAÇLAMA
-
-
[isim]
Doğaçlamak işi, emprovizasyon
-
[zarf]
Birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi, irticalen, emprovize
- "Doğaçlama şiir söylemek."
-
Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun, tuluat
-
[isim]
Doğaçlamak işi, emprovizasyon
- DOLAŞILMA
-
-
[isim]
Dolaşılmak işi
-
[isim]
Dolaşılmak işi
- DOYABİLME
- ...
- DOÇENTLİK
-
-
[isim]
Doçent olma durumu
-
Doçentin görevi
-
[isim]
Doçent olma durumu
- DOLUVERME
- ...
- DOKUNCALI
-
-
[sıfat]
Zararlı
- "Birisine yararlı olan, başka birisine dokuncalı olabilir."
-
[sıfat]
Zararlı
- DOSTLAŞMA
-
-
[isim]
Dostlaşmak işi veya durumu
-
[isim]
Dostlaşmak işi veya durumu
- DOĞUCULUK
- ...
- DOKUZARLI
- ...
- DOĞRANMAK
-
-
[nsz]
Kesilmek, parça parça edilmek
- "Bu leğenlere haşlanmış et ve ekmek doğranmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kesilir gibi ağrımak
- "Kollarım doğranıyor."
-
[nsz]
Kesilmek, parça parça edilmek
- DONDURMAZ
- ...
- DOYMUŞLUK
-
-
[isim]
Doymuş olma durumu
-
[isim]
Doymuş olma durumu
- DOĞABİLME
- ...
- DOLDURMAK
-
-
[-i]
Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
- "Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu." (Refik Halit Karay)
-
Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek
-
[nsz]
Ateşli silahların içine mermi sürmek
- "İki tabanca getirdiler, takır takır doldurdular." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak
- "Osmanlı tabiiyetini haiz Müslim diye, yol tezkeresi doldururlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Yaşını, yılını bitirmek
- "Yirmi yaşını dolduralı bir iki seneden fazla olmamıştı." (Orhan Veli Kanık)
-
Ses, koku yayılıp kaplamak
- "Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belirli bir süreyi kaplamak, almak
- "Balıkçılara yardım etmek bütün zamanını doldurmayınca kentin içerilerine, gecekondu mahallelerine gitti." (Ayla Kutlu)
-
[-le]
Canlılık kazandırmak
- "Evi sade sesiyle değil, vücudu ile de doldurdu." (Haldun Taner)
-
Birini, başkası için kötü düşünecek bir duruma getirmek
- "Ah, biliyorum, biliyorum seni o gece doldurdular." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
- DOĞULULUK
- ...
- DOKTORLUK
-
-
[isim]
Hekim olma durumu, hekimlik, tabiplik
- "Küçükken beraber doktorluk oynardık, siz doktor olurdunuz." (Peyami Safa)
-
[isim]
Hekim olma durumu, hekimlik, tabiplik
- DOKUZUNCU
-
-
[sıfat]
Dokuz sayısının sıra sıfatı, sırada sekizinciden sonra gelen
-
[sıfat]
Dokuz sayısının sıra sıfatı, sırada sekizinciden sonra gelen