Sonunda be olan 5 harfli 25 kelime var. BE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde be olan kelimeler listesine ya da başında be olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÖMBE

  1. [isim] Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek

BOMBE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şişkinlik, kabarıklık

ACUBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tuhaf kimse
    • "Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum." (Peyami Safa)
  2. Tuhaf, alışılmadık, garip şey

HABBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tahıl tanesi, evin
    • "Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Su kabarcığı
  3. Orta oyunundaki tiplerin "yemek yeme" anlamında kullandığı söz

ACİBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey

HUTBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt

DEBBE

  1. [isim] Kulplu ve ağzı kapaklı bakırdan su kabı, güğüm

CEZBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu
    • "İsmet Paşa'yı birer serdengeçti cezbesiyle savunanlar arasında ben de vardım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe haykırdım." (Aka Gündüz)

RÜTBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mertebe, derece, paye
  2. Subay, astsubay ve polislerin sahip olduğu derece, mevki
    • "Ben de nişancı taburunun subaylarını rütbeleriyle, isimleriyle bilirdim." (Necati Cumalı)

HARBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısa mızrak
  2. Harbi

İZABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Madenleri ergitme, sıvı durumuna getirme

AKABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tehlikeli, sarp ve zor geçit

HAYBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Boş, işe yaramaz, anlamsız iş

PEMBE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk
  2. [sıfat] Bu renkte olan

UCUBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey
    • "Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler." (Halide Edip Adıvar)

CÜBBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hukukçuların, üniversite öğretim üyelerinin, din adamlarının, mezuniyet törenlerinde öğrencilerin elbise üstüne giydikleri uzun, yanları geniş, düğmesiz giysi
    • "Artık cübbenin altına kolalı gömlek giyiyor." (Mithat Cemal Kuntay)

TÜRBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı
    • "Çekirge'de Hüdavendigâr türbesini ziyaret ettim." (Ahmet Haşim)

TÖVBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşlediği bir günah veya suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verme
    • "Bir daha senin ismini ağzına almamak için tövbe eder." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Geyik çekti bizi kendi dağına / Tövbeler tövbesi geyik avına." (Halk türküsü)

CELBE

  1. [isim] Avcı çantası

DARBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vuruş, çarpış
    • "Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Abdülhamit, Midhat Paşa'nın katli ile fikir denilen kuvvete ağır bir darbe vurmuş..." (Halide Edip Adıvar)
    • "Seniha'nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis'in kalbi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi
    • "Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti." (Çetin Altan)
  3. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay
    • "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü