Sonunda alet olan 25 kelime var. ALET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde alet olan kelimeler listesine ya da başında alet olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

11 Harfli Kelimeler

GRANTUVALET

10 Harfli Kelimeler

BAŞVEKALET

8 Harfli Kelimeler

SANDALET

7 Harfli Kelimeler

ARBALET, BESALET, CEHALET, DALALET, DEHALET, DELALET, HAYALET, KANALET, KEFALET, REZALET, SEFALET, TUVALET, VEKALET

6 Harfli Kelimeler

ADALET, ASALET, ATALET, EYALET, VUALET



5 Harfli Kelimeler

BALET, HALET, PALET

4 Harfli Kelimeler

ALET


Kelime bulma makinesi

A E L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

ALET, ATEL, TELA

3 Harfli Kelimeler

ALT, ATE, ELA, TAL, TEL

2 Harfli Kelimeler

AL, AT, EL, ET, LA, LE, TA, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GRANTUVALET
...
BAŞVEKALET
...
SANDALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yalnız tabanı bulunan, ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı, sandal (III)

DEHALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sığınma, korunma

ARBALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kundaklı, tetikli yay

HAYALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerçekte var olmadığı hâlde bazen görüldüğü sanılan cin, peri, hortlak vb. görüntüler
  2. Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, görüntü
    • "Gözümün önünde durmaksızın geçen bir hayalet var." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Belli belirsiz görülen şey, gölge

CEHALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilgisizlik
    • "Açlık gidecek, cehalet gidecek, benizler kanlanacak, tabiat yenilenecek, emir altına alınacaktı." (Tarık Buğra)

SEFALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
    • "İnsan onu bir gördü mü evlerin, sokakların sefaletini unutur giderdi." (Tarık Buğra)

BESALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiğitlik, yararlılık

KANALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Küçük kanal

TUVALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
    • "Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim." (Peyami Safa)
  2. Abiye
    • "Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet." (Tarık Buğra)
  3. Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne
  4. Sidik veya dışkı
  5. İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane
    • "Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz." (Falih Rıfkı Atay)

REZALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
    • "Trafik düzeni rezalettir günden güne." (Necati Cumalı)
    • "Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı." (Halide Edip Adıvar)

VEKALET
...
KEFALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
    • "O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)

DALALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma
    • "Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler." (Atatürk)

DELALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kılavuzluk, aracılık
    • "Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. İz, işaret
    • "Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş." (Ahmet Haşim)

ADALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe
    • "Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya ... çalışmaktır." (Anayasa)
  2. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
    • "Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."
  3. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme
    • "Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  4. Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması

ASALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Soyluluk
  2. Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı
  3. Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu

ATALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tembellik
    • "Sabah ataletiyle gezinerek kirli karyolasından sıyrıldı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. İşsizlik, işsiz kalma, işlemezlik
  3. Süredurum

EYALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il
  2. Osmanlı İmparatorluğu'nda en büyük sivil veya askerî yönetim bölgesi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü