Başında ş olan 4 harfli 53 kelime var. Ş harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ş bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açma, ayırma
-
Bir anlatım veya kitabı açıklama, yorumlama
-
Bir şeyi açıklamak amacıyla yazılmış kitap
-
Açık ve ayrıntılı anlatma
-
[isim]
Açma, ayırma
- ŞULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alev, yalım
- "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Alev, yalım
- ŞIRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
-
Bazı meyve ve sebzelerin özü
- "Elma şırası."
-
Süzülmüş afyon
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
- ŞİFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma
- "Hastalara türlü maceralarla şifa vermesini ben bilirim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Aksırık öksürük derken kızcağız şifayı kapmış." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma
- ŞİİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım
- "Halk şiirinden, divan şiirinden değil, şiir mefhumundan, sadece şiirden bahsedeceğim." (Nurullah ataç)
- "Onun bir parçası olan insan da tazelenir bu mevsimde, ozanların şiir düzmeleri bu yüzdendir işte." (Melih Cevdet Anday)
-
Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey
- "Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım
- ŞAMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
- ŞAŞI
-
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- "Üstelik de şaşı olan bu çocuğu ne diye tutup göndermişlerdi?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
[zarf]
Gözlerini çarpıtarak
- "Şaşı bakmak."
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- ŞASİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
-
Yapı işlerinde sürme çerçeve
-
Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- ŞİME
- ...
- ŞAVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Işık
-
[isim]
Işık
- ŞİLT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- "Kara Kuvvetleri şildi."
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- ŞİRK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eş koşma
-
[isim]
Eş koşma
- ŞOSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
- "Portakal ve muz bahçeleri arası dolambaçlı hoş bir şoseyi takip etmiştik." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
- ŞAKA
-
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
- "İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
- ŞUFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ön alım
-
[isim]
Ön alım
- ŞANO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- "Bir sevdiğim, şanoda şarkı söyler / Biri yanı başımda / İçer içer, ötekini kıskanır." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- ŞATO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Avrupa'da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak
-
Geniş toprağı olan büyük konut
- "Bir ahırdan farkı olmayan çiftlik binasını, bir yıl içinde bir küçük şato hâline soktum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Avrupa'da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak
- ŞALİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- "Ankara şalisi. Bayrak yapılan şali."
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- ŞİVE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Söyleyiş özelliği
- "Bunu Arapça değil, peltek bir Kafkas şivesiyle, Türkçe söyledi." (Refik Halit Karay)
-
Ağız
-
Naz, eda
-
[isim]
Söyleyiş özelliği