Sonunda ır olan 5 harfli 54 kelime var. IR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ır olan kelimeler listesine ya da başında ır olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NATIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın
-
[isim]
Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın
- KAHIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
- "Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter." (Aka Gündüz)
- "Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Derin üzüntü veya acı, sıkıntı
- "Hayatını alnının teriyle kazanan, yirmi yıllık geçmişi, yalnız kahırlarla dolu bir Türk köylüsü." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
- SADIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğüs, sine
- "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yürek, kalp
-
Kazaskerlere verilen unvan
-
Sadrazam
-
[isim]
Göğüs, sine
- ŞATIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
-
Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
- ÇIĞIR
-
-
[isim]
Çığın kar üzerinde açtığı iz
- "Hepsi birden Atatürk'ün açmakta olduğu bir çığırda çalışıyorlardı." (Azra Erhat)
-
Hayvanların gide gele açtıkları ince yol, keçi yolu, patika
-
İz
- "Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi." (Nabizade Nazım)
-
Büyük hattatların sanat yolu
- "Mustafa Rakım çığırı."
-
Yeni bir biçim, yöntem veya yol
- "Edebiyatımızda büyük bir çığırın ilk ve güçlü öncüsü olan bu hikâyeler..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çığın kar üzerinde açtığı iz
- SAĞIR
-
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
-
Ses geçirmeyen
-
Isıyı az veren, geç ısınan
- "Sağır soba."
-
Vurulduğu zaman ses vermeyen
- "Sağır davul."
-
İçi görülmeyen, donuk (cam)
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- KILIR
-
-
[isim]
Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)
-
[isim]
Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)
- ÇITIR
- ...
- ÇADIR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- "Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm arayan Türk kumandanları görülmüştür." (Atatürk)
-
Gölgelik olarak kullanılan tente veya şemsiye
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- AYGIR
-
-
[isim]
Damızlık erkek at
-
[isim]
Damızlık erkek at
- GICIR
-
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
-
[sıfat]
Yeni
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
- KISIR
-
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
-
Ürün vermeyen (toprak)
- "Kısır toprak."
-
Verimsiz, yararsız, sonuçsuz
- "Kısır çalışma. Kısır tartışma."
-
İçinde hiçbir üreme olayı geçmeyen (canlı hücre, çekirdek vb.)
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
- SINIR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- "1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi." (Tarık Buğra)
-
Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
-
Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
- "Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı."
-
Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit
-
Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit
-
Uç, son
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- LIKIR
-
-
[isim]
Sıvıların bir kaptan akarken çıkardığı ses
-
[isim]
Sıvıların bir kaptan akarken çıkardığı ses
- KIŞIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kabuk
- "Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kabuk
- IŞTIR
-
Kelime Kökeni : Bulgarca
-
[isim]
Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yaban pazısı (Blitum capitatum)
-
[isim]
Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yaban pazısı (Blitum capitatum)
- BAYIR
-
-
[isim]
Küçük yokuş
- "Her gün kırda bayırda dolaşmaya alışmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Küçük yokuş
- KAYIR
-
-
[isim]
Kalın kum
-
İnce kum
-
[isim]
Kalın kum
- TIKIR
-
-
[isim]
Tıkırdayan, birbirine vuran, çarpan şeylerin çıkardığı ses
-
Para
-
[isim]
Tıkırdayan, birbirine vuran, çarpan şeylerin çıkardığı ses
- YAZIR
- ...