Sonunda in olan 5 harfli 89 kelime var. İN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde in olan kelimeler listesine ya da başında in olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOŞİN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağır, hareketsiz, bol ve kabarık tüylü bir tavuk ırkı
-
[isim]
Ağır, hareketsiz, bol ve kabarık tüylü bir tavuk ırkı
- YAKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlam, kesin bilgi
-
Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme
-
[isim]
Sağlam, kesin bilgi
- ÇEPİN
-
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
- KİNİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın tedavisinde kullanılan beyaz alkaloit, kinin sülfatı
- "İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın tedavisinde kullanılan beyaz alkaloit, kinin sülfatı
- İNGİN
-
-
[sıfat]
Engin (II), münhat
- "İngin yerlere gittim mi daha bir iyilik, daha bir ferahlık duyuyorum kendimde." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Nezle
- "Burun ingini. Göğüs ingini. Bağırsak ingini."
-
[sıfat]
Engin (II), münhat
- ZİFİN
-
-
[isim]
Sarıağı
-
[isim]
Sarıağı
- CEBİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alın, yüz
-
[sıfat]
Korkak
- "Sonra dört yüz bu kadar milyon adam, hepsi cebin." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Alın, yüz
- ÖRCİN
-
-
[isim]
İp merdiven
-
[isim]
İp merdiven
- AFŞİN
- ...
- ERBİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erbiyum oksit (Er2O3) veya erbiyum hidroksit, Er(OH)2
-
[isim]
Erbiyum oksit (Er2O3) veya erbiyum hidroksit, Er(OH)2
- YEĞİN
-
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
-
Baskın, üstün, iyi
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
- EŞKİN
-
-
[isim]
Atın bir tür hızlı yürüyüşü
- "At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu, dörtnala, bir iki dakikada geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Böyle yürüyen (at)
- "Eşkin bir at."
-
[zarf]
Böyle bir yürüyüşle
- "Eşkin gitmek."
-
[isim]
Atın bir tür hızlı yürüyüşü
- PELİN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
- BESİN
-
-
[isim]
Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda
-
Yaşamak, varlığını sürdürmek için gerekli şey
-
[isim]
Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda
- NİÇİN
-
-
[zarf]
Hangi amaçla, hangi sebeple, neden, niye
- "Sen misin Çalıkuşu, dedi, niçin böyle kendi kendine yavaş yavaş yürüyorsun?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Hangi amaçla, hangi sebeple, neden, niye
- DERİN
-
-
[sıfat]
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
- "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Yüzeyden içeri inen
-
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
- "Derin bir bilgin."
-
Yoğun
- "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uzun süren
- "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi." (Peyami Safa)
-
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
- "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
İçten gelen
- "Derin saygılar. Derin bir sevgi."
-
Uyanılması güç, ağır (uyku)
-
[isim]
Dip
- "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
- EVSİN
-
-
[isim]
Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer
- "Avcılar evsinler yapmışlardı ağaçlıkların arasında ..." (Ayla Kutlu)
-
[isim]
Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer
- ERGİN
-
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- "Ergin yemiş. Ergin ekin."
-
Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan (kimse), reşit
- "Oğlunun bilgin, ergin, akıllı, uslu olmasını istiyordu." (Nezihe Araz)
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- TANİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tınlama
-
[isim]
Tınlama
- DEFİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüyü gömme
-
[isim]
Ölüyü gömme