Başında i olan 5 harfli 212 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İDAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürdürme, devam ettirme
-
[isim]
Sürdürme, devam ettirme
- İŞSİZ
-
-
[sıfat]
İşi olmayan
- "Ben kendimi faydalı bir adam farz ettiğim hâlde, sen kendini niçin işsiz ve tufeyli sayıyorsun?" (Kemal Tahir)
-
[sıfat]
İşi olmayan
- İŞRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçki içme
- "İşret meclisi."
-
[isim]
İçki içme
- İZLEK
-
-
[isim]
Keçi yolu, patika
-
[isim]
Keçi yolu, patika
- İŞGAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- "Çuhahane bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul'un işgali sırasında İngilizler yaktılar." (Burhan Felek)
- "Ertesi gün Kanaltepe-Sivrihisar hattını işgal ettik." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir kimseyi işten alıkoyma, engelleme, oyalama
- "Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak, ısındırmak cehdidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uğraştırma
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- İKONA
- ...
- İLMEK
-
-
[isim]
Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik
-
[isim]
Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik
- İÇYÜZ
-
-
[isim]
Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir, künh
- "Bu işin içyüzünü dostlarımızın bize gösterdikleri telgraf haberlerinden yeter bir vuzuh ile öğrenmekte gecikmemiştik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir, künh
- İMLEK
-
-
[isim]
Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel işaret, logo
-
[isim]
Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel işaret, logo
- İSMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
-
[zarf]
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
- İÇİCİ
-
-
[isim]
İçme işini yapan kimse
-
[sıfat]
Ayyaş
-
[isim]
İçme işini yapan kimse
- İHALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma
-
[isim]
İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma
- İKRAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- "Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyi armağan olarak verme, sunma
- "Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi." (Çetin Altan)
-
Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim
-
Sunulan şey
- "Konuklarına ikramları çoktu."
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- İCBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zorlama, zorunda bırakma
-
[isim]
Zorlama, zorunda bırakma
- İKAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yerine koyma, yerine kullanma
-
Ayağa kaldırma, ayakta durdurma
- "Nöbetçi ikame etmek."
-
Dava açma
- "Mahkeme bir Musevi'nin Ari ırka mensup biri aleyhine ikame ettiği davayı kabule yanaşmıyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yerine konulan, yerine geçen
-
[isim]
Yerine koyma, yerine kullanma
- İŞLEK
-
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
-
Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)
- "İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma." (Tarık Dursun K)
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
- İĞDİR
- ...
- İTİNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özen
- "Büyük bir itina ile yalancı dolma doldurdu." (Halide Edip Adıvar)
- "Buradan geçinceye kadar etrafımı görmemeye itina ederek annemin elini sımsıkı tutardım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Özen
- İFRİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu masal ve efsanelerinde, kötü ve korkunç cin
- "Masalların ifriti gibi birdenbire içimde korkunç bir çehre canlandı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Arzuma karşı konulunca ifrit kesildiğimi pek iyi bildiğinden ses çıkarmadı." (Refik Halit Karay)
-
Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse
-
[isim]
Doğu masal ve efsanelerinde, kötü ve korkunç cin
- İYİCE
-
-
[sıfat]
İyiye yakın
- "İyice bir ev."
-
[zarf]
Çok, neredeyse tamamen
- "Şapkası iyice yana yıkılmıştı." (Çetin Altan)
-
[zarf]
Gereği gibi
-
[sıfat]
İyiye yakın