Başında ü olan 4 harfli 28 kelime var. Ü harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜMİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Umma, beklenti, umut
- "Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." (Aka Gündüz)
- "Hem ne güzeldi sesindeki yankı / Ben oraya ümitlerimi bağladımdı." (Behçet Necatigil)
- "... ve Cemil'in bu sözleri kalplerde hiç olmazsa yarın için biraz ümit bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Umma, beklenti, umut
- ÜŞME
-
-
[isim]
Üşmek işi veya durumu
-
[isim]
Üşmek işi veya durumu
- ÜÇER
-
-
[sıfat]
Üç sayısının üleştirme biçimi, her birine üç, her defasında üçü bir arada olan
-
[sıfat]
Üç sayısının üleştirme biçimi, her birine üç, her defasında üçü bir arada olan
- ÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
- "Bu üçlü grup merdivenin en üst basamağında öylece duruyor." (Tarık Buğra)
-
Üç kişiden oluşmuş
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde üç işareti veya noktası bulunan kâğıt, pul
-
[isim]
Üç ses veya çalgı için düzenlenmiş müzik parçası, trio
-
[isim]
Bu parçayı çalan üç kişilik müzik topluluğu, trio
-
[sıfat]
Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
- ÜMMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Okuyup yazması olmayan
- "Ha onun elinde yün ha ümmi adamın elinde gazete!" (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Okuyup yazması olmayan
- ÜRÜN
-
-
[isim]
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
-
Eser
- "Cumhuriyet dönemi ressamlarının ürünleri sergilendi."
-
Bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
-
Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey
-
[isim]
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
- ÜZÜM
-
-
[isim]
Asmanın taze veya kuru olarak yenilen ve salkım durumunda bulunan meyvesi
-
[isim]
Asmanın taze veya kuru olarak yenilen ve salkım durumunda bulunan meyvesi
- ÜREM
-
-
[isim]
Faiz, getiri
-
[isim]
Faiz, getiri
- ÜZGÜ
-
-
[isim]
Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı, eziyet, eza, cefa
- "Bilirim, bir üzgü bin avaz yapar."
-
[isim]
Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı, eziyet, eza, cefa
- ÜSTE
-
-
[zarf]
Fazladan, ayrıca
- "Üste çok şeyler vererek çalışmaya hazırdır." (Tarık Buğra)
- "Evvel Allah, sen bu işin üstesinden gelirsin." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Fazladan, ayrıca
- ÜLÜŞ
-
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
- ÜLKÜ
-
-
[isim]
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
- "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." (Atatürk)
-
İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, örnek yargı ölçüsü, mefkûre, ideal, vizyon
- "Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri!" (Halide Edip Adıvar)
-
Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal
-
[isim]
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
- ÜLEŞ
-
-
[isim]
Pay
-
[isim]
Pay
- ÜRAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sidik asidi tuzu
-
[isim]
Sidik asidi tuzu
- ÜCRA
-
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- "İşte, Marmara'nın uzak ve ücra bir köşesinde uyuyan bu küçük nahiyeciğe hürriyet böyle geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Çok uçta, kenarda veya uzakta bulunan
- ÜRKÜ
-
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik
- ÜNYE
- ...
- ÜZRE
-
-
[edat]
Bakınız üzere
-
[edat]
Bakınız üzere
- ÜLEN
-
-
[isim]
Ulan
- "Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ulan
- ÜVEY
-
-
[sıfat]
Yalnız yasaca akraba sayılan, aralarında kan bağı bulunmayan, öz olmayan
-
Kendisine kötü davranılan
-
[sıfat]
Yalnız yasaca akraba sayılan, aralarında kan bağı bulunmayan, öz olmayan