Başında çe olan 6 harfli 34 kelime var. Çe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çe olan kelimeler listesine ya da sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında çe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇEKMEK

  1. [-i] Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
    • "Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim." (Orhan Veli Kanık)
    • "Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var."
    • "Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım." (Necati Cumalı)
  2. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak
  3. Germek
    • "İpi çekmek."
  4. İçine almak, emmek
  5. Bir yerden başka bir yere taşımak
    • "Ekini tarladan çekmek."
  6. Bir amaçla ortadan kaldırmak
    • "Piyasadaki parayı çekmek."
  7. Solukla içine almak
    • "Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  8. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak
    • "Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." (Tarık Buğra)
  9. Atmak, vurmak
    • "Dayak çekmek. Şut çekmek."
  10. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak
  11. Güç durumlara dayanmak, katlanmak
    • "Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum." (Peyami Safa)
  12. [-i] Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak
    • "Onun bütün masraflarını ben çekiyorum."
    • "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." (Haldun Taner)
  13. Tartıda ağırlığı olmak
    • "Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." (Peyami Safa)
  14. Döşemek
    • "Kablo çekmek."
  15. Herhangi bir engel kurmak
    • "Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." (Refik Halit Karay)
  16. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak
    • "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim, diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  17. İmbik yardımı ile elde etmek
    • "İspirto çekmek. Gül yağı çekmek."
  18. Çizgi durumunda uzatmak
    • "Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  19. Aynısını yazmak veya çizmek
    • "Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek."
  20. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak
    • "Bardak çekmek."
  21. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak
  22. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek
    • "Fotoğraf çekmek. Film çekmek."
  23. Taşıma gücü olmak
    • "Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez."
  24. Öğütmek
    • "Kahve çekmek."
  25. Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak
  26. Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak
    • "Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." (Refik Halit Karay)
  27. Hoşa gitmek, sarmak
  28. Kaçan ilmeği örmek
    • "Çorap çekmek."
  29. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak
    • "Beni lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti." (Halide Edip Adıvar)
  30. Bir duyguyu içinde yaşatmak
    • "Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." (Refik Halit Karay)
  31. Yürütmek, sürmek
    • "Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." (Yahya Kemal Beyatlı)
  32. [-e] Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek
    • "Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." (Tarık Buğra)
  33. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak
    • "Sorguya çekmek."
  34. [-i] Herhangi bir anlama almak
    • "Bak, sözümü nereye çekti!"
  35. [-i] Örtmek, giymek
    • "Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." (Refik Halit Karay)
  36. [-i] Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
  37. Yol, ay sürmek
    • "Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." (Burhan Felek)
  38. [nsz] Daralıp kısalmak
    • "Kumaşı yıkayınca çekti."
  39. Söylemek
    • "Bir nutuk çekmeye başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  40. Asmak
    • "Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik." (Halikarnas Balıkçısı)
  41. Boya, badana vb. sürmek
  42. Yollamak
    • "Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" (Atilla İlhan)
  43. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak
    • "Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor."
  44. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek
  45. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
  46. İçki içmek
    • "Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." (Falih Rıfkı Atay)

ÇEYREK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dörtte bir
  2. [isim] On beş dakikalık zaman
    • "Bir çeyrek geçmeden otomobil kara saplanıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Çeyrek altın
  4. [isim] Alman markı
  5. [isim] Gümüş mecidiyenin dörtte biri değerinde olan beş kuruş
    • "Şehre vardığım zaman, iki gümüş çeyrekten başka param yoktu." (Falih Rıfkı Atay)

ÇEKPAS
...
ÇERKEZ
...
ÇERVİŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi
  2. Yemeğin sulu kısmı

ÇEMBER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri
    • "İktidar muhalefet partilerini gittikçe daralan bir çember içine alıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bu biçime getirilmiş katı cisimlerin çevresi
    • "Kalbur çemberi."
  3. Çocukların çevirip arkasından koştukları tekerlek biçiminde oyuncak
  4. Sandık, denk, fıçı vb.nin dağılmaması için üzerlerine geçirilen dayanıklı bir cisimden kuşak
  5. Yazma, yemeni, baş örtüsü
    • "Çemberimde gül oya / Gülmedim doya doya." (Halk türküsü)
  6. Aşılması, çözümü güç durum
  7. Basketbolda içinden topun geçmesiyle sayı kazanılan ağlı demir halka

ÇENTİK

  1. [isim] Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık
    • "Bıçağın ağzında çentik var."
  2. Küçük oyuk
    • "İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler, yenikler görünüyor." (Peyami Safa)
  3. [sıfat] Kertikli
    • "Çentik bıçakla iş yapılamıyor."
  4. Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk

ÇEVRİK

  1. [sıfat] Çevrilmiş, dönük
    • "Bu gücün içeriye ve dışarıya çevrik belirtileri insan için hep yararlıdır." (Azra Erhat)

ÇEVİRİ

  1. [isim] Bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme
  2. Bir dilden başka bir dile çevrilmiş yazı veya kitap, tercüme
    • "Düşüncelerimi sormak üzere bu çevirileri parça parça İstanbul'a yollamıştı." (Tarık Buğra)

ÇEKÇEK

  1. [isim] Dört tekerlekli el arabası
    • "Hem özür dilerim, sonra bir çekçeğe binerim." (Aka Gündüz)

ÇEKMEN
...
ÇEKYAT

  1. [isim] Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe
    • "Ben holde çekyatın üzerinde yatmaya başladım." (Ayşe Kulin)

ÇEĞMEL

  1. [sıfat] Yay veya çengel biçiminde bükülmüş olan

ÇELENK

  1. [isim] Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka
    • "Uçaktaki elli iki delegenin boyunlarına genç kızlar çelenk geçirdiler." (Haldun Taner)
  2. Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç

ÇEMÇÜK
...
ÇELMİK

  1. [isim] Buğday ve başakla karışık iri saman

ÇEDENE

  1. [isim] Kendirin tohumu

ÇENGEL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir
    • "Kız eğilmiş, panjurun kanatlarını çengellerine takıyor." (Refik Halit Karay)

ÇEVREN

  1. [isim] Ufuk, göz erimi
    • "Arada sırada da olsa, böyle buluşup konuşmak çok güzel oluyor, insanın çevreni genişliyor." (Tahsin Yücel)

ÇELTİK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kabuğu ayıklanmamış pirinç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü