Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKAÇ
-
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
-
Kanal, ark, su yolu
-
Yer altı su oluğu
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
- ÖVEÇ
-
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- ALIÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Akdiken
- "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın mayhoş yemişi
-
[isim]
Akdiken
- ORUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
- "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
- "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- VİNÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
- BRİÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
- "Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
- AMAÇ
-
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
- "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz." (Anayasa)
- "Dernekler, 13'üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi siyasi amaç güdemezler." (Anayasa)
-
Gaye
- "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır." (Anayasa)
-
Hedef
- "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
- EĞİÇ
-
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
- GÖNÇ
-
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
- FEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan kalabalığı
-
[isim]
İnsan kalabalığı
- FERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
- DİNÇ
-
-
[sıfat]
Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana
- "Kısa kesilmiş çember sakallı, iri ağızlı, yetmişlik, dinç bir ihtiyar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana
- KONÇ
-
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- "Çorap koncu. Çizme koncu."
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- HINÇ
-
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
- "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- AVUÇ
-
-
[isim]
Elin iç tarafı, apaz, hapaz
- "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse, avuçlarını açarlar." (Haldun Taner)
- "Sen avucunu yalarsın! Beni daha fazla rahatsız etme, tamam mı?" (Erhan Bener)
- "Sizin analarınızın, babalarınızın hayat idealini avucumun içi gibi bilirim." (Haldun Taner)
-
Elin yarı yumulmuş durumu
- "Buğdayı avucu ile aldı."
-
[isim]
Elin iç tarafı, apaz, hapaz
- İLİÇ
- ...
- ANAÇ
-
-
[isim]
Yemiş verecek durumdaki ağaç
- "Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler." (Burhan Felek)
-
Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan
-
[sıfat]
İri, kart
- "Ön sıranın başına oturmuş, iki anaç kız, baş başa konuşuyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Kurnaz
-
[sıfat]
Deneyli, bilgili
-
[sıfat]
Başına buyruk
-
[isim]
Yemiş verecek durumdaki ağaç
- ULAÇ
-
-
[isim]
Zarf-fiil
-
[isim]
Zarf-fiil
- PANÇ
- ...
- SMAÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)
-
Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme
-
[isim]
Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)