Başında ö olan 7 harfli 136 kelime var. Ö harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ö harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖRTMECE
-
-
[isim]
Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması, edebikelam
-
Kandırma, gizleme
-
[isim]
Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması, edebikelam
- ÖPTÜRME
-
-
[isim]
Öptürmek işi
-
[isim]
Öptürmek işi
- ÖLÇÜLÜK
-
-
[isim]
Ölçü olma durumu
- "Fakat bu bizim için bir münakaşada ölçülük etmez." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Ölçü olma durumu
- ÖZLEŞME
-
-
[isim]
Özleşmek işi, arılaşma
-
Ağacın çoğunlukla öze yakın bölümlerinin artık öz su iletmemesi ve bunun sonucunda kuruyup sertleşmesi olayı
-
[isim]
Özleşmek işi, arılaşma
- ÖZLENME
-
-
[isim]
Özlenmek işi
-
[isim]
Özlenmek işi
- ÖVÜLMEK
-
-
[nsz]
Övme işine konu olmak
- "Hani beklediğim övülmek, teşekkür filan olsa içim yanmaz" (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Övme işine konu olmak
- ÖRNEĞİN
-
-
[edat]
Söz gelişi
-
[edat]
Söz gelişi
- ÖĞRETİŞ
-
-
[isim]
Öğretme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğretme işi veya biçimi
- ÖRTÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Örtüsü olmayan
-
Örtülmemiş
- "İşte yalının penceresinde yengemin örtüsüz başı renkli bir demet..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Açık seçik, gizlenmeyen
- "En ciddileri bile cıvıtan meclis, örtüsüz telmihlere, taşkın hareketlere de müsamaha etmeye başlamıştı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Örtüsü olmayan
- ÖZDEYİŞ
-
-
[isim]
Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, kelamıkibar, aforizm
- "Kitabındaki her bölümün başına seçkin düşünürlerin ve sanatçıların konuşma sanatına ilişkin özdeyişlerini koymuş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, kelamıkibar, aforizm
- ÖLÇÜNLÜ
-
-
[sıfat]
Standart
-
[sıfat]
Standart
- ÖNÜNDEN
-
-
[zarf]
...-den biraz önce
-
[zarf]
...-den biraz önce
- ÖZGÜRCE
-
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
- ÖĞRENME
-
-
[isim]
Öğrenmek işi
- "Benim kafam böyle bir öğrenme usulüne de yaratılıştan müsait değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Öğrenmek işi
- ÖMRÜNCE
-
-
[zarf]
Ömrü boyunca, yaşadığı süre içinde
- "Bizim salaş bütün ömrünce kaç defa süpürülmüş, kaç defa yıkanmış?" (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Ömrü boyunca, yaşadığı süre içinde
- ÖRÜLMEK
-
-
[nsz]
Örme işi yapılmak
- "Haftalık magazinlerin ağız sakızı ettiği konulardan ne ararsanız onlarla örülmüştür konuşmaları." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Örme işi yapılmak
- ÖNCESİZ
-
-
[sıfat]
Zamanda başlangıcı olmayan, ezelî
- "Evren öncesizdir."
-
[sıfat]
Zamanda başlangıcı olmayan, ezelî
- ÖDENMEK
-
-
[nsz]
Ödeme işine konu olmak
- "Buğday, ot, deve ve tekmil hizmetler Suriye'de bütün harp müddeti altınla ödenmiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Ödeme işine konu olmak
- ÖLÜMÜNE
-
-
[zarf]
Her türlü olumsuzluğu var gücüyle göze alarak
-
[zarf]
Her türlü olumsuzluğu var gücüyle göze alarak
- ÖRTÜNÜŞ
- ...