Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ZEVÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Koca

BRİÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
    • "Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker." (Salâh Birsel)

LİNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak taş, sopa vb. araçlarla döverek öldürmesi
    • "Yakalamışlar adamı. Ahali linç edecekmiş az kalsın." (Sait Faik Abasıyanık)

GÖNÇ

  1. [sıfat] Zengin, varlıklı

FERÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva

EVİÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç

HINÇ

  1. [isim] Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
    • "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
    • "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

İLAÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
    • "Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Doktor geldi, ilaç yazdı..." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Çare, önlem
    • "Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu." (Cahit Uçuk)

İZAÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
    • "Bu vaka Bilal'i, uşakların izacından tamamen kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor." (Halide Edip Adıvar)

EĞİÇ

  1. [isim] Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç

HARÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Harcanan para, masraf
  2. Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
    • "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
  3. Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
  4. Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
    • "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
  5. Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
    • "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
  6. Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
  7. Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak

MALÇ

  1. [isim] Toprak ve rutubet muhafazası amaçları ile çayır ve mera üzerine bırakılan veya başka yerlerden getirilip serpilen her türlü bitki artığı

ŞERÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anüs

ORUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
    • "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
    • "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
    • "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ÖVEÇ

  1. [isim] İki üç yaşındaki erkek koyun
    • "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)

ARAÇ

  1. [isim] Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
  2. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta
    • "Dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır."
  3. Taşıt
    • "Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yaya yürürdü." (Haldun Taner)

DERÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alma, toplama
  2. Kaydetme

ALIÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Akdiken
    • "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
  2. Bu ağacın mayhoş yemişi

ULAÇ

  1. [isim] Zarf-fiil

AMAÇ

  1. [isim] Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
    • "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz." (Anayasa)
    • "Dernekler, 13'üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi siyasi amaç güdemezler." (Anayasa)
  2. Gaye
    • "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır." (Anayasa)
  3. Hedef
    • "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." (Anayasa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü