Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koca
-
[isim]
Koca
- BRİÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
- "Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu
- LİNÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak taş, sopa vb. araçlarla döverek öldürmesi
- "Yakalamışlar adamı. Ahali linç edecekmiş az kalsın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak taş, sopa vb. araçlarla döverek öldürmesi
- GÖNÇ
-
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
- FERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
- EVİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç
- HINÇ
-
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
- "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- İLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- "Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Doktor geldi, ilaç yazdı..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Çare, önlem
- "Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- İZAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- "Bu vaka Bilal'i, uşakların izacından tamamen kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- EĞİÇ
-
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
-
[isim]
Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
- HARÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan para, masraf
-
Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
- "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
-
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
-
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
- "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
-
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
- "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
-
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
-
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
-
[isim]
Harcanan para, masraf
- MALÇ
-
-
[isim]
Toprak ve rutubet muhafazası amaçları ile çayır ve mera üzerine bırakılan veya başka yerlerden getirilip serpilen her türlü bitki artığı
-
[isim]
Toprak ve rutubet muhafazası amaçları ile çayır ve mera üzerine bırakılan veya başka yerlerden getirilip serpilen her türlü bitki artığı
- ŞERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anüs
-
[isim]
Anüs
- ORUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
- "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
- "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- ÖVEÇ
-
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- ARAÇ
-
-
[isim]
Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
-
Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta
- "Dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır."
-
Taşıt
- "Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yaya yürürdü." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
- DERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alma, toplama
-
Kaydetme
-
[isim]
Alma, toplama
- ALIÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Akdiken
- "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın mayhoş yemişi
-
[isim]
Akdiken
- ULAÇ
-
-
[isim]
Zarf-fiil
-
[isim]
Zarf-fiil
- AMAÇ
-
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
- "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz." (Anayasa)
- "Dernekler, 13'üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi siyasi amaç güdemezler." (Anayasa)
-
Gaye
- "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır." (Anayasa)
-
Hedef
- "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat