Sonunda ze olan 5 harfli 22 kelime var. ZE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ze olan kelimeler listesine ya da başında ze olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ACUZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Huysuz, yaşlı kadın
- "Korkunç bir acuze onu kucaklamaya çalışıyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Huysuz, yaşlı kadın
- AZİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ermiş kadın
-
[isim]
Ermiş kadın
- NEBZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Az şey, az
-
[isim]
Az şey, az
- ÖNEZE
-
-
[isim]
Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
-
Sürek avında pusuda av bekleyen avcı
-
[isim]
Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
- GERZE
- ...
- ALİZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr
- "Alizeler, Ekvator'un kuzeyinde kuzeydoğudan, Ekvator'un güneyinde ise güneydoğudan eserler."
-
[isim]
Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr
- ACEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Âcizler
-
[isim]
Âcizler
- AVAZE
- ...
- AVİZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal süslü aydınlatma aracı
- "Bulunduğumuz yeri sarayın tek parça, geniş camlarından akseden avize ışıkları aydınlatıyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal süslü aydınlatma aracı
- EVAZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Etek ucuna doğru genişleyen (giysi)
- "Evaze etek."
-
[sıfat]
Etek ucuna doğru genişleyen (giysi)
- FREZE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet
-
Frezeleme işinde kullanılan takım tezgâhı
-
[isim]
Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet
- CAİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
-
Yazıda bir sözün olduğu gibi tekrarlandığını göstermek için alt hizasına konulan tırnak biçimindeki noktalama işareti
-
Yol yiyeceği, azık
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
- HEMZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz
- "Rey (re'y), neşe (neş'e), mesele (mes'ele)."
-
[isim]
Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz
- SEBZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat
-
[isim]
Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat
- HERZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saçma söz, zevzeklik
- "Yatık Emine misin, Yanık Emine mi, her ne herze ise bana onun lüzumu yok." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saçma söz, zevzeklik
- KEBZE
-
-
[isim]
Kürek kemiği
-
[isim]
Kürek kemiği
- LERZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- "Aşklarının düşüncesi artık lerze değil yeis ve meraret veriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- ENEZE
-
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, güçsüz
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, güçsüz
- AHİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
- "Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[isim]
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
- GAMZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı insanların çenelerinde, yanaklarında doğal olarak bulunan özellikle güldüklerinde daha iyi görülen küçük çukur
- "Böyle gülümsediği zaman ağzının iki yanında iki şirin gamze belirirdi." (Haldun Taner)
-
Yan bakış, göz süzme, sitemli bakma
- "Elif kaşlarını çatar / Gamzesi sineme batar." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Bazı insanların çenelerinde, yanaklarında doğal olarak bulunan özellikle güldüklerinde daha iyi görülen küçük çukur