Başında z olan 4 harfli 30 kelime var. Z harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında z bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZONK
-
-
[isim]
"Zonklamak" anlamındaki zonk zonk atmak, "vücudun bir yeri çok zonklamak" anlamındaki zonk zonk zonklamak deyimlerinde geçer
- "Sağ koluma bir ok saplanmıştı sanki, bir yerden bir sinir zonk zonk atıyordu." (Nazlı Eray)
-
[isim]
"Zonklamak" anlamındaki zonk zonk atmak, "vücudun bir yeri çok zonklamak" anlamındaki zonk zonk zonklamak deyimlerinde geçer
- ZAPT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zor kullanarak ele geçirme
- "Bizans'ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Tutma, hâkim olma
- "İşte o vakit ben zaptı imkânsız bir vahşi kedi hâline girmişim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Neveser bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Zor kullanarak ele geçirme
- ZEKA
- ...
- ZINK
-
-
[isim]
Hızla giden bir şeyin birdenbire durduğu an çıkardığı ses
- "Askerî bir cip, Camekân Sokağı'nı sarsıla sarsıla geçti, apartmanın kapısı önünde zınk diye durdu." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Hızla giden bir şeyin birdenbire durduğu an çıkardığı ses
- ZAZA
- ...
- ZAMK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte amorf madde
-
Bu maddenin yapıştırıcı olarak kullanılan eriyiği
-
[isim]
Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte amorf madde
- ZADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Oğul, evlat
- "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Doğmuş
-
[isim]
Oğul, evlat
- ZİNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
- ZARA
- ...
- ZOKA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası
-
[isim]
Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası
- ZAİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yok olan, ortadan kalkan, sürekli olmayan
-
[sıfat]
Yok olan, ortadan kalkan, sürekli olmayan
- ZEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koca
-
[isim]
Koca
- ZEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
- "İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Sokaktaki adam kişiliğine bürünmekten çok zevk alırdı." (Haldun Taner)
- "Terfi ümidinde olmadıklarından resmî işlere ehemmiyet vermezler, zevklerine bakarlardı." (Refik Halit Karay)
-
Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni
-
Tat, lezzet
- "Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez." (Burhan Felek)
-
Eğlence
- "Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
- ZONA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren, mikroplu bir hastalık
-
[isim]
Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren, mikroplu bir hastalık
- ZARF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
-
İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese
- "Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler." (Ahmet Haşim)
-
İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap
- "Kenarları ezik bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi." (Reşat Enis)
-
Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç: Az yaşamıştı. Geç kalınca utandı gibi
-
[isim]
Kap, kılıf, sarma
- ZİLİ
- ...
- ZULA
-
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
- ZÜHT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Takva
-
[isim]
Takva
- ZATİ
-
-
[zarf]
Zaten
- "Bu akşam zati geç kaldık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Zaten
- ZERK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İç itim
-
[isim]
İç itim