Başında v olan 6 harfli 83 kelime var. V harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde v harfi olan kelimeler listesine ya da sonu v harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında v bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

VİLADİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Doğuştan (olan)

VERİCİ

  1. [isim] Veren, verme yanlısı kimse
    • "Cahilden kral olur ama tarihe vesika verici olmaz." (Aka Gündüz)
  2. Çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen kimse
  3. Elektromanyetik dalgalar yardımıyla işaret, ses ve görüntü iletmeye yarayan cihazların genel adı
    • "Anten olursa verici istasyonları da kurulabilir." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Başkasına aktarılmak üzere kan, doku veya organ veren kimse, donör

VİDOLU

  1. [sıfat] Vido ile oynanan
    • "Vidolu bezik partisi."

VETİRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Süreç

VERESE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mirasçılar

VUALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Örtü
    • "Bu ince siyahlı kadın yüzünü tüller, vualetler gerisine saklamıştır." (Selim İleri)

VİDALA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi

VİTRAY

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş renkli cam parçalarından oluşan, saydam pencere süslemesi veya resim

VARGEL

  1. [isim] Herhangi bir makinenin bir doğrultuda gidip gelerek iş gören parçası

VİCAHİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yüz yüze olan veya yapılan
    • "Dostluğumuz gıyabi idi, bu kez vicahiye çevirdik." (Melih Cevdet Anday)

VİZYON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Görünüm
  2. Ülkü
  3. Gösterim
  4. Geniş görüş, ileri görüş

VUSLAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevgiliye kavuşma
    • "Civanlığında senin de başından geçmiştir anacığım; aşkın ilacı vuslattır, anacığım." (Osman Cemal Kaygılı)

VAKETA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] İnek derisinden bir tür ince meşin

VESTON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Erkek ceketi
    • "İçinden koca bir dolaba sığmayacak bir sürü esvaplar çıkmış: Çift sıra düğmeli vestonlar, yuvarlak vestonlar, kukuletalı seyahat paltoları..." (Abdülhak Şinasi Hisar)

VESAİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belgeler, vesikalar

VİCDAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç
    • "Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir." (Aydın Boysan)

VEBALI

  1. [sıfat] Vebaya yakalanmış olan

VANDÖZ
...
VURMAK

  1. [-e] Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak
    • "Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
    • "Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. [-i] Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak
    • "Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor." (Refik Halit Karay)
  3. Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek
    • "Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur." (Refik Halit Karay)
  4. [-i] Hızla değmek, çarpmak
    • "Kolumu duvara vurmuşum."
  5. Sürmek
    • "Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak."
  6. Takmak, koymak
    • "Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  7. Bağlama, ilişkilendirmek
    • "Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar." (Refik Halit Karay)
  8. Olduğundan başka biçimde görünmek
  9. [nsz] Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak
    • "Bıçak vurmak. İğne vurmak."
  10. [nsz] Uygulamak, basmak, koymak
    • "Damga vurmak."
  11. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak
  12. [-i] Amaçladığı şeye rast getirmek
  13. [-i] Hızla çarpmak
    • "Ayağını güm güm yere vurarak."
  14. [-i] Silahla yaralamak, öldürmek
    • "Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler." (Halide Edip Adıvar)
  15. Dokunmak, hasta etmek
    • "Kömür başına vurdu."
  16. [nsz] Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek
    • "Sebzeleri soğuk vurdu. Meyveleri dolu vurdu."
  17. [nsz] Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak
    • "Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu." (Haldun Taner)
  18. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek
  19. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek
    • "Ağacın gölgesi duvara vuruyor."
  20. [-i] Desteklemek, dayamak
    • "Akşam olunca kapının desteğini vurduk."
  21. Çıkmak, görünmek
    • "Su dışarı vurdu."
  22. Sırtına, omzuna yerleştirmek
    • "Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." (Haldun Taner)
  23. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak
  24. Tavla oyununda pulu kırmak
  25. Çok etki etmek, yaralamak
  26. İçki içmek
  27. [-i] Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak
    • "Birinin on milyon lirasını vurmak."
  28. [-i] Çarpma işlemini yapmak
    • "İkiyi dörde vurursak sekiz eder."

VİRMAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Para aktarımı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü