Sonunda u olan 5 harfli 127 kelime var. U harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde u harfi olan kelimeler listesine ya da başında u harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PULLU

  1. [sıfat] Üzerine pul yapıştırılmış
    • "Pullu dilekçe."
  2. Üzerine pul işlenmiş
    • "Pullu gece elbisesi."
  3. Pulu olan
    • "Pullu cıvata. Pullu balık."

YABGU

  1. [isim] Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı

MECMU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir araya getirilmiş, toplanmış, bütün, hep
  2. [isim] Toplam

TOPLU

  1. [sıfat] Topu olan
    • "Toplu tabanca."
  2. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış
    • "Yol, toplu yaşamanın doğurduğu bir gereksinmeyi karşılamak için yapılır." (Necati Cumalı)
  3. Birlikte yapılan, kombine
  4. Düzenlenmiş, dağınık olmayan
    • "Toplu bir oda."
  5. Topunu, tamamını, bütününü içine alan
    • "Toplu bir bakış."
  6. Vücutça dolgun

YAVRU

  1. [isim] Yeni doğmuş hayvan veya insan
    • "Kedi yavrusu. Kuş yavrusu."
    • "Yavrum, bir yerin mi acıyor?"
  2. Çocuk, evlat
    • "O zaman gördü ki küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor." (Refik Halit Karay)
  3. Bir şeyin küçüğü
    • "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)
  4. Güzel, alımlı genç kız

MEVDU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Emanet edilmiş, verilmiş, bırakılmış

VURGU

  1. [isim] Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan

NAMLU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça
  2. Kasatura, kılıç, meç, bıçak vb. kesici silahların uzun ve keskin bölümü

ÇULCU

  1. [isim] Çul işleriyle uğraşan kimse
  2. Gerekli gereksiz giyecek alan kimse

KURGU

  1. [isim] Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
  2. Zembereğin kurulmuş olma durumu
    • "Saatin kurgusu bitmiş."
  3. Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj
    • "Demir fabrikasının kurgusu bitti, işletmeye açıldı."
  4. Bir işe hazırlamak için yapılan telkin
    • "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Çatı
  6. Uygulamaya geçmeyen yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon
  7. Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj

PUSLU

  1. [sıfat] Puslanmış, pusarık, hafif sisli
    • "Bu soğukta gök puslu, yerler beyaz." (Haldun Taner)
  2. Üzerinde pus bulunan

DOYGU

  1. [isim] Yaşamayı sağlayacak besin, rızık

DURGU

  1. [isim] Olmakta olan bir şeyin birdenbire durarak kesilmesi, sekte
  2. Bir müzik eserinde, bitiş etkisi yapan armonik zincirlemeler bütünü

TURŞU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tuzlu suda, sirkede bırakılarak özel bir kıvama getirilmiş sebze veya meyve
    • "Bütün gün çocukların peşinde koşmaktan turşusu çıkmış ihtiyar lalanın karanlık bir köşede horladığı işitiliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bir kısmetin çıkar çıkmaz seni vereceğiz. Turşunu kuracak değiliz ya!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu." (Haldun Taner)
  2. [sıfat] Bitkin, yorgun
    • "Portakalların turşusu çıkmış."

HUYLU

  1. [sıfat] Herhangi bir huyu olan
    • "Oğlum benden daha iyi huylu, daha ciddi olsun." (Refik Halit Karay)
  2. İşkilli, kuşkulu
  3. Ürkek, sinirli (binek hayvanı)
    • "Bu at huyludur."

KUŞÇU

  1. [isim] Süs kuşları yetiştirip satan kimse
    • "Kendimi tanımaya ve etrafımdakileri seçmeye başladığım zaman bir kuşçu dükkânında bulunuyordum." (Refik Halit Karay)
  2. Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kimse
  3. Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı

TUZLU

  1. [sıfat] Tuzu olan
    • "Dudaklarımda Boğaz havasının tuzlu lezzetiyle uyandım." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "... kendisine tuzluya patlamıştı." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Yapılışında tuz bulunan, tuzu çok olan
    • "Bu yemek tuzlu olmuş."
  3. Çok pahalı

MUŞLU
...
BAMBU

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston vb. birçok eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış, Hint kamışı, hezaren (II) (Bambusa vulgaris)
    • "İlle oturacak: Ya kameriyelerdeki bambu kamışından koltuklarda ya oyun masasında." (Atilla İlhan)
  2. [sıfat] Bu kamıştan yapılmış olan

MUTLU

  1. [sıfat] Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar
    • "Bu yüz neşeli değil, taşkın denecek kadar mutlu idi." (Tarık Buğra)
  2. Mutluluk veren
    • "Mutlu bir olay."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü