Sonunda olan 7 harfli 129 kelime var. TI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tı olan kelimeler listesine ya da başında tı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAKIRTI

  1. [isim] Kuru şeylerin birbirine sürtünmesinden veya kırılmasından çıkan ses

SIKINTI

  1. [isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
    • "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." (Peyami Safa)
    • "İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik." (Aka Gündüz)
    • "Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz." (Nurullah ataç)
  2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, meşakkat, mihnet
    • "Sıkıntı ve ıstırapla sağa sola döndüm." (Aka Gündüz)
  3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı
    • "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Bulunmama durumu
    • "Bu kış yine, kok kömürü sıkıntısı baş gösterecekmiş." (Haldun Taner)
  5. Sorun, problem, mesele
    • "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." (Burhan Felek)

PARILTI

  1. [isim] Parıldama, göze çarpan parlaklık
    • "Bütün gözler onun gittikçe artan parıltısıyla kamaşmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KASINTI

  1. [isim] Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş
    • "Bu kolun kasıntısını sökmeli."
  2. Büyüklenme, kurum, gurur
  3. [sıfat] Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse)

PATIRTI

  1. [isim] Herhangi bir biçimde veya ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü
  2. Pat pat çıkan ses
    • "Dışarıdan akseden birtakım motosiklet patırtılarıyla ikimiz birden yerimizden fırlayıp merdiven başına koştuk." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Gürültülü çatışma, arbede
    • "Bütün bu patırtının içinde, arkadaşıma bir sokak başında rastladım." (Sait Faik Abasıyanık)

ŞIRILTI

  1. [isim] Şırıldayan suyun çıkardığı ses
    • "Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu." (Ömer Seyfettin)

VIRILTI

  1. [isim] Vırıldama sesi

LAKIRTI

  1. [isim] Söz, laf
    • "Biz burada lakırtıya başlayalı iki dakika ya oldu ya olmadı." (Peyami Safa)
    • "Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye lakırtı çıkardılar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bir gün sinirli olur da ters bir lakırtı ederse ben susarım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Birbirine lakırtı yetiştirmeye, cevap bulmaya çalışıyorlar ." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Boş söz, dedikodu, laf
    • "Lakırtıdır o, aldırma!"

KAŞINTI

  1. [isim] Vücutta kaşınma isteği uyandıran duygu

KAYINTI

  1. [isim] Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek

DİLALTI

  1. [isim] Tavuklarda görülen bir hastalık

ŞARILTI

  1. [isim] Şarıldayan şeyin çıkardığı ses, şarıldama sesi
    • "Derenin şarıltısı buradan duyuluyor."

ÇAKINTI

  1. [isim] Şimşek çakması, parlaması
    • "Alanları düşüncenin çakıntılarıyla aydınlanan kent / Genişletti varoşlarını genç ordularıyla eylemin." (Turan Oflazoğlu)
  2. Ani buluş, düşünce, beklenmeyen söz veya davranış
    • "Sarhoşun bazı sevimli buluşları, delinin beklenmedik çakıntıları olabilir." (Haldun Taner)

YIKINTI

  1. [isim] Yıkılma, yıkım, mahvolma
  2. Yıkılan bir şeyin parçaları, kalıntıları, enkaz
    • "Ateşoğlu'nun evinin biraz ötesinde bir ev yıkıntısı keşfettim." (Halikarnas Balıkçısı)
  3. Ruhsal bakımdan yıkılma, yıkım, mahvolma

BAKINTI

  1. [isim] Temel gereksinimleri karşılama
    • "Üç yaşına kadar valideler çocuklarına pek az bir şey öğretebilecek veyahut hemen hiçbir şey öğretemeyecek, yalnız bir bakıntıdan ibaret bulunan hizmetlerinde bile..." (Ahmet Mithat)

YAKINTI

  1. [isim] Yakılan bir şeyin kalıntıları
    • "Düşmanın yakıp yıktığı köylerin yakıntı ve yıkıntıları..." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Şikâyet

AĞLANTI

  1. [isim] Hafif hafif ağlama
    • "Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor." (Memduh Şevket Esendal)

KOŞALTI

  1. [isim] İki hayvanı birbirine koşma veya bağlama

BAĞIRTI

  1. [isim] Bağırma sesi

KALINTI

  1. [isim] Artıp kalan şey, bakiye
  2. Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
    • "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." (Necati Cumalı)
  3. İz, işaret
  4. Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
    • "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü