Başında ta olan 3 harfli 12 kelime var. Ta ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ta olan kelimeler listesine ya da sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ta bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TAK

  1. [isim] Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses

TAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eksiksiz, kesintisiz
    • "Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." (Aka Gündüz)
  2. Bütün, tüm
  3. [zarf] Uygun olarak, tıpkı, aynı
    • "Tam istediğim gibi davrandın."
  4. [zarf] Sırasında, anında
    • "Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi." (Ömer Seyfettin)
  5. Gerçek, ehliyetli, yetkin, kusursuz
    • "Reşit Galip tam bir idealist gibi öldü." (Orhan Seyfi Orhon)
  6. Amerikan doları

TAB

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mizaç, huy, tabiat, karakter

TAR

  1. [isim] Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü

TAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap
    • "Tası tarağı toplayıp ortalıktan usul usul tüyüyorsunuz." (Tomris Uyar)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan
    • "İki tas pirinç."
  3. Başa giyilen metal koruyucu
    • "Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler." (Salâh Birsel)

TAV

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu
  2. Hayvanlarda besili olma durumu
    • "Biraz durdu. Sonra işe az daha tav vermiş olmak için..." (Memduh Şevket Esendal)
  3. En uygun durum ve zaman

TAÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık
    • "Tahtlar, taçlar artık tarihe karıştı."
  2. Gelinlerin başlarına takılan süs
    • "Güzellik kraliçesi taç giydi."
  3. Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm
  4. Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi
  5. Bazı tarikatlarda şeyhlerin giydikleri başlık

TAŞ

  1. [isim] Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
    • "Kireç taşı. Oltu taşı."
    • "İkide birde bana bunun için taş atıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Taş atıp kolunuz yorulmadan üstüne konduğunuz paranın nasıl kazanıldığını bir yazarsak görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bunlardan en iyisini taş çatlasa konakta iki aydan fazla tutamazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş
    • "Hayvan sanki taş kesilmiş ve kulaklarını dimdik dikmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
  3. Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
    • "Ben olduğum yerde taş gibi donup kaldım." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
    • "Tophane yukarılarında taştan bir binada oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher
    • "Bu küpenin taşları o kadar temiz değil."
  6. Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri
  7. Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde
  8. Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça
  9. Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz

TAY

  1. [isim] Üç yaşına kadar olan at yavrusu

TAN

  1. [isim] Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir
    • "Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar." (Salâh Birsel)

TAT

  1. [isim] Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum
    • "Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." (Refik Halit Karay)
    • "Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ana çorbaya tuz atıyor, baba mancanın tadına bakıyor." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Tatlılık
    • "Eski seyahat hürriyeti, yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş." (Refik Halit Karay)
    • "Bir orman, tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Hoşa giden durum, lezzet, zevk
    • "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." (Şevket Rado)

TAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü