Sonunda t olan 7 harfli 481 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİYABET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şeker hastalığı, şeker
-
[isim]
Şeker hastalığı, şeker
- İTHALAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başka bir ülkeden mal getirme veya satın alma, dış alım
-
Bir ülke için başka bir ülkeden alınan malların bütünü
-
[isim]
Başka bir ülkeden mal getirme veya satın alma, dış alım
- LAMAİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lamacı
-
[isim]
Lamacı
- REHAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vücutta görülen gevşeklik, ağırlık, tembellik
- "Bayıltıcı bir rehavet hissediyordu, uykuya çok ihtiyacı vardı ve uyudu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Vücutta görülen gevşeklik, ağırlık, tembellik
- SİNARİT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İzmaritgillerden, Akdeniz'de yaşayan, pullu, eti beğenilen bir balık (Dentex vulgaris)
-
[isim]
İzmaritgillerden, Akdeniz'de yaşayan, pullu, eti beğenilen bir balık (Dentex vulgaris)
- TARİKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri
- "Mevlevi tarikatı. Bektaşi tarikatı."
-
[isim]
Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri
- HEMDERT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dert ortağı olan
-
[sıfat]
Dert ortağı olan
- OKSALAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi
- CEMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dernek
- "Gazi'nin reisliği altında bir Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti var." (Etem İzzet Benice)
-
Düğün
- "Bohçacı hanım, cemiyetin nerede olacağını öğrenip yarın haber getirmeyi vadetmişti." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk
- "Bir hafta olmazdı ki bir mektebe başlama, bir sünnet, bir düğün, bir lohusa cemiyeti görmeyelim." (Ömer Seyfettin)
-
Yüksek sosyete
-
Birbirine uygun veya zıt anlamlı kelimeleri tenasüp, tezat sanatları yoluyla bir araya getirme
-
Toplum
-
[isim]
Dernek
- ITRİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürünülecek güzel kokular
-
[isim]
Sürünülecek güzel kokular
- MELEKUT
- ...
- ARBALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
- NEZAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- "Ben bu kıza bir türlü nezaket öğretemedim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Galiba beni tanımış olacak, ondan sonra biraz fazla nezaket göstermek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir iş veya durum için önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- HABİTAT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Yerleşme, oturma
-
Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt
-
[isim]
Yerleşme, oturma
- LİMİTET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Sınırlandırılmış, sınırlı
-
[sıfat]
Sınırlandırılmış, sınırlı
- SADARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sadrazamlık
-
[isim]
Sadrazamlık
- SEFALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
- "İnsan onu bir gördü mü evlerin, sokakların sefaletini unutur giderdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
- CENABET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cünüp
-
Pis, kötü, hoşlanılmayan (kimse veya şey)
- "Cenabet karının oyunları da en aşağı yedi sekiz kısımlıktır, çok bekletir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Cünüplük
-
[sıfat]
Cünüp
- HABASET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötülük, alçaklık
- "Senin ne habasetlere kadir olduğunu ben bilirim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kötülük, alçaklık
- CEBERUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
- "Sahibikâinat olan ceberut." (Tevfik Fikret)
-
Tasavvufta Allah'a varmanın üçüncü basamağı
-
Merhametsizlik, zorbalık
- "Böyle ceberut sahibi firavunlar karşısında ağız açmak haddimize mi düşmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Acımasız, merhametsiz, zorba
- "Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti