Başında se olan 6 harfli 93 kelime var. Se ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde se olan kelimeler listesine ya da sonu se ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında se bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ES, SE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SEPTİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Kuşkucu

SEYYAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Akışkan

SENDİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir birliğin, ortaklığın veya alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kimse

SEZYUM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 55, atom ağırlığı 133, yoğunluğu 1,90 olan, 28 °C'de eriyen ve doğada ender rastlanan bir element (simgesi Cs)

SEĞMEN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bayram günlerinde, düğünlerde törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit

SEÇMEK

  1. [-i] Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak
    • "Ben bu kitabı seçtim."
  2. Birine oy vererek bir göreve getirmek
    • "Biz sizi başkanlığa seçtik."
  3. Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek
    • "Benim ne akla hizmet edip de Almanca muallimliğini seçtiğime şaşıp şaşıp kalıyordu." (Haldun Taner)
  4. Ne olduğunu anlamak, fark etmek
    • "Sizler gezip tozmakta hür olduğunuz hâlde insan zekâsı ile bir adım ilerisini seçemiyorsunuz, sezemiyorsunuz." (Refik Halit Karay)
  5. Farklı görmek, üstün görmek
  6. Tercihini bir yönde kullanmak
  7. [nsz] Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek
    • "O yemek seçer, her şeyi yemez."

SELÇUK
...
SERVİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sofrada hizmet etmekle görevli kimsenin yaptığı iş ve bu işin yapılma biçimi, sofra hizmeti
    • "Özel olarak iki aşçıyla iki de ayrıca servis yapacak garson çağrıldı." (Çetin Altan)
  2. Yemekte gerekli olan tabak, çatal, bıçak, kaşık, peçete vb. şeylerin tümü
  3. Bir yönetimde, bir kurum veya kuruluşta, bütünün bir parçasını oluşturan iş, hizmet; bu işin yapıldığı yer
  4. Burada görevli kimselerin tümü
  5. Herhangi bir kuruluşun ulaşım işlerinde kullanılan taşıma aracı
  6. Otomobil, beyaz eşya vb. ürünlerin bakım ve onarımlarının yapıldığı yer
  7. Voleybol, masa tenisi, tenis vb. oyunlarda oyuna başlama vuruşu

SESLEM

  1. [isim] Hece

SERPME

  1. [isim] Serpmek işi
  2. [sıfat] Serpilmiş durumda olan
    • "Serpme benli."
  3. Koni biçiminde, ucuna bir sıra kurşun dizilmiş balık ağı, serpme ağ
    • "Derenin oturduğumuz yerinden görünmeyen bir tarafında, serpmeyle derede avlanan bir adamın zaman zaman ağını derenin durgun sularına attığı işitiliyordu." (Memduh Şevket Esendal)

SESÇİL

  1. [sıfat] Sesleri bütün özellikleri ve ayrıntılarıyla gösteren, fonetik

SETLİÇ

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] İç sürdürücü bir maden suyu
  2. Karbonat katılarak köpürtülmüş limonata

SEYLAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Su baskını, taşma, taşkın, feyezan

SEKENE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yerde oturanlar, sakinler

SERYUM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 58, atom ağırlığı 140,1, yoğunluğu 6,7 olan, 810 °C'de eriyen, birleşme değeri bazı birleşiklerde 3, bazılarında 4 olan, gümüş parlaklığında, akkor temeline dayanan lambaların yapımında kullanılan bir element (simgesi Ce)

SELCİK

  1. [isim] Küçük sel
    • "Ufak bayırlardan akan billur gibi selcikler arasından araba ile yavaş yavaş geçmek ne ömür oluyordu." (Osman Cemal Kaygılı)

SERİLİ

  1. [sıfat] Serilmiş, yayılmış
    • "Başını, masanın üzerine serili bir plana eğdi." (Refik Halit Karay)

SERMEK

  1. [-i] Kurutmak için asmak
    • "Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." (Oktay Rifat)
  2. Göstermek amacıyla asmak veya yaymak
    • "Çeyiz sermek."
  3. Düz bir yere yaymak
    • "Üzüm sermek. Bulgur sermek."
  4. Açarak yaymak veya döşemek
    • "Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi." (Aka Gündüz)
  5. Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak
    • "Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Boşlamak, savsamak

SEÇKİN

  1. [sıfat] Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena, elit
    • "Aralarında yurt çapında ün yapmış bilim adamları vardı, mühendisler vardı, kadın erkek seçkin aydınlar vardı." (Haldun Taner)
  2. Bir toplumda gücü ve saygınlığı olan (kişi veya grup)

SEYREK

  1. [sıfat] Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı
    • "Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı." (Peyami Safa)
  2. Çok bulunmayan, az rastlanan, nadir
  3. [zarf] Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada, binde bir, nadiren, bayramdan bayrama, bayramda seyranda
    • "Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi." (Halide Edip Adıvar)
  4. [zarf] Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimde, nadir, nadiren

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü