Sonunda ret olan 7 harfli 19 kelime var. RET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ret olan kelimeler listesine ya da başında ret olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

RET, TER

2 Harfli Kelimeler

ER, ET, RE, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BASİRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi
    • "Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bazen en mahir canilerin bile böyle mühim nisyanlarda bulunacak kadar basiretleri bağlanır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ZİYARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme
    • "Haftada iki gece ziyaretine giderdik." (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Eli rehberli Amerikan turistleri gibi, geldikleri şehrin önce tarihî anıtlarını ziyaret ederler." (Haldun Taner)

VEZARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vezirlik

KEFARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
    • "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
  2. Diyet
    • "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor." (Aka Gündüz)

HARARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıcaklık
    • "Odanın harareti."
  2. Susama, susuzluk
    • "Çay, harareti giderir."
  3. Coşkunluk, ateşlilik
    • "Onu bileğinden tutup çekerek hararetle kucaklamak ister gibi yaptı," (Peyami Safa)

MAZERET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
    • "Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum." (Aka Gündüz)
    • "Kendini gösterdiğine pişman olmuş gibi görünüyor, bir mazeret bulmaya çalışıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane

SEFARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Elçilik, sefarethane
    • "Bu ismi bana İranlı bir sefaret kâtibi buldu." (Refik Halit Karay)

BEKARET
...
CESARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven
    • "Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı." (Haldun Taner)
    • "Bana bir şey söylemeye cesaret ettiğini gördünüz mü şimdiye kadar?" (Tarık Buğra)
    • "Demek ki işi açığa vurmak cesaretini gösterdi." (Refik Halit Karay)
    • "Sabahın ışıkları bana yeniden bir cesaret verdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği
    • "Bütün halk türküleri gibi ölenin örnek cesaretini öven türkülerdi bunlar." (Necati Cumalı)
  3. Cüret
  4. Çekinmezlik, atılganlık

BEŞARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Muştu

HAKARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Onur kırma, onura dokunma
    • "Bana hakaret ettiği için davacıyım, efendim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hakkı da var, tecavüze uğramayan, hakaret görmeyen kalmıyor." (Aka Gündüz)
  2. Küçültücü söz veya davranış

TAHARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Temizlik, temiz olma
  2. Tuvalet ihtiyacınbı giderdikten sonra suyla temizlenme
  3. İslam dini inanışlarına uygun olarak yapılan temizlik

SADARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sadrazamlık

ŞETARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevinç, şenlik, neşe
    • "Bu bedbinlik yerini çocukça bir şetarete bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

MAHARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İş görmede beceri, uzluk, ustalık
    • "Hâlindeki kırgınlıktan, büyük bir derdi olduğunu anlamış, epeyce bir maharetle ağzını aramıştım." (Reşat Nuri Güntekin)

TİCARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ürün, mal vb. alım satımı
    • "Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği
    • "Yolcuların çoğu çıkmış, artık ticareti dönüşe bıraktım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Bu etkinlikle ilgili bilim
  4. Alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr

ZARURET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zorunluluk
    • "Kültür hâkim olduktan sonra, sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Gereklilik
  3. Sıkıntı, yoksulluk, fakirlik
    • "Kıyafetinden dışarılıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın ... kahvelerden birine girdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

NEZARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bakma, gözetme, gözetim
    • "Sevincimi belli etmemek için tekerleklerin çıkarılmasına hâlâ nezaret ediyorum." (Aka Gündüz)
  2. Gözaltı
  3. Nezarethane
    • "Zaptiye nezaretinde temiz bir dayaktan sonra hepimizi bir yere sürdüler." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bakanlık
  5. Görü

MERARET
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü