Sonunda ra olan 6 harfli 63 kelime var. RA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ra olan kelimeler listesine ya da başında ra olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİTARA
- ...
- PAPURA
-
-
[isim]
İki çift öküzle çekilen ağır saban
-
[isim]
İki çift öküzle çekilen ağır saban
- ANKARA
- ...
- ÇOTİRA
-
-
[isim]
Çotiragillerden, dikenli, sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık (Balistes capriscus)
-
[isim]
Çotiragillerden, dikenli, sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık (Balistes capriscus)
- LONDRA
- ...
- İFTİRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan
- "Kim bilir sizi de buraya hangi iftira ile tıktılar?" (Haldun Taner)
- "On para yememiştir fakat etrafı adama iftira etmiştir." (Burhan Felek)
- "Elin nur topu gibi kızına iftira atmak doğru mu?" (Aka Gündüz)
- "On parmağınızda on kara, iftira üstüne iftira çalıyorsunuz." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan
- MEZURA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Terzilikte ölçü almak için kullanılan, genellikle 1,5 m uzunluğunda şerit metre, mezür
-
[isim]
Terzilikte ölçü almak için kullanılan, genellikle 1,5 m uzunluğunda şerit metre, mezür
- FATURA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası
- "O hengâmede, lokantanın faturası da ödenmemiş tabii..." (Çetin Altan)
- "Halktan yana olduğun için de çok güç bir fatura ödetirler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası
- KONTRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[sıfat]
Karşıt, karşı, aksi
- "Kontra atak."
-
[isim]
Kontrplak
-
[sıfat]
Karşıt, karşı, aksi
- MACERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür
- "Türk şiirinin ve Türk musikisinin bir gurbet macerası olduğunu bilirdim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Olmayacakmış gibi görünen iş
-
[isim]
Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür
- MAKARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
- "Dersin ciddiliğine bakmadan koyuverdik makaraları." (Atilla İlhan)
- "Yukarı katta ihtiyar imamla yatalak hasta karısının aşağıdan tamamıyla işitilen kavgalarına dair hikâyelerinin makarasını çözerdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Sürme kapak rayları üzerinde hareket edecek biçimde metal veya plastikten yapılmış değişik tiplerdeki sürme kapak aleti
-
Bir yükün yukarıya kaldırılmasını sağlayan araç
-
Ağır yüklerin kaldırılma ve indirilmesinde kullanılan, birbirine paralel iki veya daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden oluşmuş mekanik alet
-
[isim]
Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
- FUKARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- "Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Derviş
- "Bir Bektaşi fukarası."
-
Zavallı
- "Bu karışık ve çok fukara bir kumpanyaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- KOLERA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık
- "O sene Hicaz'da şiddetli bir kolera vardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık
- IZGARA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
-
Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir
-
Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril
- "Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bu araç üstünde pişmiş
- "Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara
- "Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
- EVCARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
- SİGARA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- "İhtiyar diplomat sigara üstüne sigara yakıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Sigarasını, sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Kalın sigarasını sararken onun lafını kesti." (Ömer Seyfettin)
- "Birkaç tane bira çektikten sonra üzerlerine sigarayı tellendirdim mi değme keyfime artık." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- MASARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- "Adına masara denen ayakyolu gibi taş bir hücreye yatırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- SUPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
- MÜDARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüze gülme, yüze gülücülük, dost gibi görünme
- "Ateşe düşmüş bir kül olup gittim de ona müdara etmedim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yüze gülme, yüze gülücülük, dost gibi görünme
- KAMARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde oda
- "Annem kamaraya girdi, ben güverteye çıktım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
İngiltere yasama meclisi
-
[isim]
Gemilerde oda