Başında pe olan 5 harfli 33 kelime var. Pe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde pe olan kelimeler listesine ya da sonu pe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında pe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PEREN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ülker yıldızı
-
[isim]
Ülker yıldızı
- PEYDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- PERVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku
- "Islanmışın yağmurdan pervası mı olur?" (Rıfat Ilgaz)
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku
- PEKÇE
-
-
[zarf]
İyice
- "Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
İyice
- PERMİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazılı izin belgesi
-
Kişilere özellikle dış ticaret için devletçe verilen izin
-
Tren yolculuklarında kullanılan paso
-
[isim]
Yazılı izin belgesi
- PELÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnce ve yarı saydam bir tür kâğıt
-
[isim]
İnce ve yarı saydam bir tür kâğıt
- PERKİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tatlı su levreği (Perca fluviatilis)
-
[isim]
Tatlı su levreği (Perca fluviatilis)
- PEŞLİ
-
-
Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
- "Hacı Kalfa, bugün arkasına dört peşli bir eski zaman entarisi giymiş..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
- PEŞİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
-
Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
- "O peşin parayla çalışıyor."
-
[zarf]
Daha önce, önceden
- "Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
- PELİN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
- PERDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
- "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
-
Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
- "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
-
İki yeri birbirinden ayıran bölme
- "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Seste pes perde
- "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
-
Doğruyu görmeye engel olan şey
- "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
-
Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
-
Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
-
Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
-
Katarakt
- "Gözlerine perde inmiş."
-
Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
- "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
- PEKİN
- ...
- PELİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meşe ağacı
-
Bu ağacın meyvesi, palamut
-
[isim]
Meşe ağacı
- PEMBE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk
- PESEK
-
-
[isim]
Diş kiri, diş pası
-
[isim]
Diş kiri, diş pası
- PENYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dokumacılıkta özel araçla apresi yapılmış bir tür ince kumaş
-
Bu kumaştan yapılmış üst giysisi
-
[isim]
Dokumacılıkta özel araçla apresi yapılmış bir tür ince kumaş
- PERUK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Takma saç, peruka
-
[isim]
Takma saç, peruka
- PERON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Otobüs terminallerinde aracın yanaştığı, yolcuların inip binmesine yarayan bölüm
-
Tren, tramvay, metro istasyonlarında yol boyunca uzanan, inilip binilen özel bölüm
- "Peronla yolcu vagonlarını ayıran parmaklığın otomatik demiri kapanıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Otobüs terminallerinde aracın yanaştığı, yolcuların inip binmesine yarayan bölüm
- PENSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
-
Birçok meslek dalında çeşitli nesneleri sıkmak, germek, kıvırmak, tutmak vb. işler için kullanılan değişik biçimlerde el aleti, pens
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
- PESÜS
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde yağ yakılan toprak kandil
-
[isim]
İçinde yağ yakılan toprak kandil