Başında p olan 4 harfli 68 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PALU
- ...
- PAŞA
-
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- "Talat Paşa. Ziya Paşa."
-
Cumhuriyet döneminde general
-
[sıfat]
Uslu, ağırbaşlı
- "O ne paşa çocuk."
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan
- PRİM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para
- "Kimi mutluluğu attığı golde, aldığı primde, kırdığı rekorda bulur." (Haldun Taner)
-
Sigorta kuruluşlarına bağlı olanların ödemek zorunda oldukları ücret
-
Pay senetlerinin asıl fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki artış
-
[isim]
İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para
- PAPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Roma Katolik kilisesinin, bir meclis tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı
-
[isim]
Roma Katolik kilisesinin, bir meclis tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı
- PİRE
-
-
[isim]
Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
- "Onların başıboş duygusallıklarının deve yaptığı pireleri, büyüttükleri sorunlarını çözümlemeye çaba harcamıyor muyuz?" (Haldun Taner)
- "Hem o kadar nişancıdır ki pireyi gözünden vurur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
- PEKİ
-
-
[edat]
Evet
- "Peki ama benim ne olduğumu henüz muayene etmediniz." (Refik Halit Karay)
-
Pekâlâ
-
[edat]
Evet
- PEÇE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kadınların sokakta yüzlerine örttükleri ince siyah örtü, nikap
- "En büyük günahımız yüzümüzde bir peçe, sırtımızda bir çarşaf olması." (Aka Gündüz)
-
Maske, sır, giz
- "Bu düzme cadının peçesini kaldırmalıyız." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Kadınların sokakta yüzlerine örttükleri ince siyah örtü, nikap
- PURO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yaprak sigarası
-
[isim]
Yaprak sigarası
- PASO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge
-
[isim]
Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge
- PEST
-
-
[sıfat]
Pes (II)
-
[sıfat]
Pes (II)
- PERİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık
- "Cinden, periden, umacıdan çok korkardım." (Halide Edip Adıvar)
-
Çok güzel, alımlı, becerikli kadın
-
[isim]
Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık
- PERU
- ...
- PEPE
-
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
-
[sıfat]
Dudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen (kimse)
- PARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Parça, kısım
-
Tane, adet
- "Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi / Yeni doğmuş ayı gördükleri yerden geliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Parça, kısım
- PLAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı
- "Plajlarda sesin, mavi suların içine gömülmek, çam altlarında uyku çekmek dururken nereye gideceğiz?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kumla
-
[isim]
Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı
- PAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Rütbe
- "Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada yanımdan uzaklaştırıldı, gitti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Onlar, bize bir esirden fazla paye vermemek fikrindedirler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Derece, aşama
-
[isim]
Rütbe
- PAKT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Antlaşma
- "Balkan Paktı."
-
[isim]
Antlaşma
- PUNT
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- "O döner dönmez bir punduna getirip tanıştırayım sizi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- PUNÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
- PİST
-
-
[ünlem]
Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü
-
[ünlem]
Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü