Başında o olan 5 harfli 88 kelime var. O harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde o harfi olan kelimeler listesine ya da sonu o harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında o bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

OBERJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şehir merkezinin dışında sade, basit kurulmuş konaklama yeri

OVMAÇ

  1. [isim] Hamuru ovalayarak yapılan kırıntılarla pişirilmiş çorba
  2. Taze tarhana

OYALI

  1. [sıfat] Kenarına oya yapılmış veya geçirilmiş
    • "Başına kenarları yeşil oyalı mor bir gaz boyaması krep bağlıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)

ORFOZ

  1. [isim] Hanigillerden, Ege ve Akdeniz'de bulunan, eti beyaz ve lezzetli, 10 kg'dan 50 kg'a kadar ağırlığı olan bir balık türü (Epinepheles gigas)

OTSUL

  1. [sıfat] Otsu

OTLAK

  1. [isim] Hayvan otlatılan yer, salmalık, yaylak, mera
    • "Otlaktan çıktıkları sırada hava kuru soğuktu." (Necati Cumalı)

OLMUŞ

  1. [sıfat] Olgunlaşmış, ergin

OTÇUL

  1. [sıfat] Otla beslenen (hayvan), otobur, herbivor

ORMAN

  1. [isim] Ağaçlarla örtülü geniş alan
    • "Bitmez tükenmez bir orman, bir çalılık içinde gidiyorduk." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bu ağaçların bütünü

OMBRE
...
OLCAY
...
OFSET

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kalıp izlerini önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye dayanan çift kopyalı baskı yöntemi, düz baskı

OBRUK

  1. [sıfat] İçbükey
  2. Çok yemek yiyen, çok iştahlı
  3. [isim] İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu

ORAYA

  1. [zarf] O yere, o yöne
    • "Bir kahkaha fırtınası koptu, hepimiz oraya gittik." (Memduh Şevket Esendal)

ORTAY

  1. [sıfat] Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi)
  2. Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi)

OJELİ

  1. [sıfat] İçinde oje bulunan
  2. Oje sürülmüş
    • "Ojeli tırnak."

ORGAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Canlı bir vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv
    • "Bütün iç organlarım burkulur gibi oldu." (Necati Cumalı)
  2. Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş
    • "Devlet organları."

ORTOZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ortoklaz

OTACI

  1. [isim] Hekim

OLMAK

  1. [nsz] Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
    • "En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ola ki bir oldubitti yaratmayı kendi çıkarlarına uygun görmüşlerdir." (Salâh Birsel)
    • "Kilisede olup bitenleri, papazın söylediklerini nihayetine kadar anlattı." (Ömer Seyfettin)
    • "Bize oldu olanlar!"
  2. Gerçekleşmek veya yapılmak
  3. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
    • "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." (Tarık Buğra)
  4. Bir şeyi elde etmek, edinmek
    • "Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Bir durumdan başka bir duruma geçmek
  6. Herhangi bir durumda bulunmak
  7. Uygun düşmek, yerinde görülmek
    • "Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur."
  8. Yetişmek, olgunlaşmak
    • "Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı."
  9. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek
    • "Çay oldu."
  10. Bulunmak
    • "Kız da hemen olduğu yere oturdu." (Memduh Şevket Esendal)
  11. Geçmek, tamamlanmak
    • "İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak."
  12. Sürdürmek, yürütmek
    • "İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum."
  13. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak
    • "Partili olmak."
  14. Yaklaşmak, gelip çatmak
    • "Sabah oldu."
  15. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek
    • "Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!" (Sermet Muhtar Alus)
  16. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz
    • "Annesi oluyor. Yeğeni olur."
  17. [nsz] Sarhoş olmak
    • "Sen adamakıllı olmuşsun."
  18. [-e] Uymak, tam gelmek
    • "Bu şapka başıma oluyor."
  19. [-den] Yitirmek, elinden kaçırmak
    • "Tembelliği yüzünden işinden oldu."
  20. [-den] Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak
    • "Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?"
  21. [-e] Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek
    • "Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı."
  22. [-e] Yol açmak
    • "Bu davranışın ona çok zararı oldu."
  23. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak
    • "Su, buz oldu."
  24. [yardımcı fiil] Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur
    • "Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak. Söyleyecek olursa..."
  25. [yardımcı fiil] Hastalığa yakalanmak, tutulmak
    • "Tifo olmak. Verem olmak."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü