Başında me olan 6 harfli 138 kelime var. Me ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde me olan kelimeler listesine ya da sonu me ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında me bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EM, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MECZUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kimse
-
Aklını yitirmiş, deli, sapık
- "Bunlardan başka köyün iki meczubu, bir cücesi vardır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kimse
- MENKUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)
-
Ağızdan ağıza geçerek gelmiş, söylenegelmiş
- "Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Taşınır
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)
- MESANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İdrar torbası
-
[isim]
İdrar torbası
- MESNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dayanak
-
Mevki, makam
-
[isim]
Dayanak
- MENTOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nane kokusu
-
Nane esansından elde edilen, renksiz, keskin kokulu, bir tür alkol kristali
-
[isim]
Nane kokusu
- MEKTEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okul
- "Atatürk'ün hemen herkesin gördüğü, mektep kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- "Güzel havada mektebi asamamış bir ilkokul öğrencisi somurtkanlığı ile kafileye katıldım." (Haldun Taner)
- "Türkiye'de bedbinler, her şeyi siyah ve mübalağalı surette berbat görenler, mektepten çıkan eşek Marsıvandan çıkmaz, derler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Okul
- MEŞHUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- "Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur kara dut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- MELEME
-
-
[isim]
Melemek işi
-
Koyun veya keçi sesi
- "Uzaktan ağıla giren koyunlarla kuzuların telaşlı uzun melemeleri sessizliği parçalıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Ağırkanlı, rahatına düşkün
-
[isim]
Melemek işi
- MEFLUÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İnmeli, felçli
- "Mefluç kadın, başını eğiyor, ensesini Bedia'ya uzatıyor." (Peyami Safa)
-
Bozuk, düzgün olmayan
-
[sıfat]
İnmeli, felçli
- MESTUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
- MELTEM
-
-
[isim]
Yazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı
- "Ne sert kış, ne gümrah ve gölgeli yaz / Ne ılık meltemler ve keskin ayaz." (Ahmet Kutsi Tecer)
-
[isim]
Yazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı
- MENSUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz yazı
- "Manzum teliflerim ve mensur tercümelerimle Türk sahnesine ettiğim hizmetin hakikaten bir değeri var mı?" (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Düz yazı
- MEMURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayan memur
- "Patronun, benim gibi bir memurenin nazını çekmeye ne mecburiyeti var?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bayan memur
- MEŞALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
- "Jandarmalar petrolle külü karıştırarak meşale yapıyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir düşüncenin öncüsü
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
- MESKEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konut, ikametgâh
- "Bu acayip meskeninde yaz kış kalın kepeneğe sarılmış otururdu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun / Gördün güzelleri beni unuttun." (Halk türküsü)
-
[isim]
Konut, ikametgâh
- MESLEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş
- "Mesleği ile ilgili olanlar bir yana bırakılırsa çok az kitabı vardı." (Tarık Buğra)
- "Mesleğimin eri olduğumu takdir edersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uğraş
-
Birbirine bağlı bilimsel veya felsefi düşünceler birliği
-
Dizge
-
Çığır, okul, ekol
- "Edebî meslekler."
-
[isim]
Bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş
- MEŞREP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaradılış, huy, karakter, mizaç
- "Bunların arasında bilhassa Vehbi Dede isminde Mevlevi bir musikişinas tanıdı ve meşrebine uygun buldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Davranış biçimi
- "Kişilik genel çizgisi meşrep olarak bilinir." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Yaradılış, huy, karakter, mizaç
- MESKUN
- ...
- MEDENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
- "Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
- METRUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- "İki gün sonra onun ölüsünü civardaki metruk bir köşkün kuyusunda buldular." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kullanılmayan
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş