Sonunda le olan 5 harfli 43 kelime var. LE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde le olan kelimeler listesine ya da başında le olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İMALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tarafa yatırma, eğme
-
Kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma, zihaf karşıtı
-
[isim]
Bir tarafa yatırma, eğme
- CÜMLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
- "Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Dizge, sistem
-
[sıfat]
Bütün, hep
-
[zamir]
Herkes
- "Cümleye uzun ömürler dilerim." (Burhan Felek)
-
[isim]
Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
- İZOLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yalıtılmış, tecrit edilmiş
-
[sıfat]
Yalıtılmış, tecrit edilmiş
- KIBLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
-
Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön
- "Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güneyden esen yel
-
Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
- HAİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok acıklı olay
-
Manzum biçimde yazılmış trajedi
-
[isim]
Çok acıklı olay
- KULLE
-
-
[isim]
Büyük bağ evi
- "Bağdaki ailelerin bütün çocuklarını kulle dışında bir başka evde toplamışlardı." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Büyük bağ evi
- İZALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, giderme
- "Ben sende hasıl olan fikirleri izale etmek isterim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yok etme, giderme
- RAHLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa
- "İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- HAMLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İleri atılma, atılım, saldırış
- "Karımı diz çöktüğü yerden bir hamlede kaldırarak kucağıma aldım, dışarıya fırlattım." (Refik Halit Karay)
- "Sinir içindeki kadına o anda hamle etme aptallığını da yapmış ve tokadı yemiş." (Refik Erduran)
-
Saldırış, savlet
-
Satrançta ve damada taş sürme işi
-
Atak (II)
-
[isim]
İleri atılma, atılım, saldırış
- KELLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı
- "İşi besbelli acele imiş... Bir koşturur ki sanırsın kelle götürüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kimi kellesinden olur padişah olayım derken, kimi de yaka paça oturtulur tahtına." (Turan Oflazoğlu)
- "Kelleyi koltuğun altına almışız, memleketteki pisliği kanımızla temizlemeye karar vermişiz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Atı kimin evinde, kimin elinde bulursa onun kellesini vurduracakmış." (Yahya Kemal)
-
Ekinlerde başak
- "Aralarında yaşlı başlı, kelle kulak yerinde, efendiden adamlar da var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Külçe biçimindeki şeker
- "Şekerin kellesi yetmiş üç kuruştan satılıyor." (Atilla İlhan)
-
Baş, kafa
-
[isim]
Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı
- MEHLE
-
-
[isim]
Kasaplık hayvanların omuz başından çıkan külbastılık veya pastırmalık yumuşak et
-
[isim]
Kasaplık hayvanların omuz başından çıkan külbastılık veya pastırmalık yumuşak et
- EGALE
- ...
- SUFLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
-
Un, şeker, yumurta vb. maddelerin muhallebi kıvamına gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı
-
[isim]
Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
- DUBLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı
- "İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri, bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor." (Atilla İlhan)
-
Giysilerin iç bölümüne geçirilip kumaşla birlikte dikilen astar veya giysilerin içine ayrı olarak giyilen giyecek
-
[sıfat]
Bir kadeh miktarında olan
-
[sıfat]
İkili, gidiş ve gelişi ayrılmış (yol)
-
[isim]
Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı
- ACELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
- "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Satıcı aceleye getirerek elmanın çürüklerini vermiş."
-
[zarf]
Vakit geçirmeden, tez olarak
- "Acele bir karar vermek ihtiyacındayım." (Peyami Safa)
- "Acele etme, konuşuruz, sırası var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çabuk davranma
-
[sıfat]
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
- RÖFLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Saçın değişik tonlarda boyanması
-
Saçın yansıması, gölge
-
[isim]
Saçın değişik tonlarda boyanması
- İSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıtma
-
[isim]
Akıtma
- KEHLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bit
- "Günah kirli, kehle yüklü / Çamaşırlarımı yudum." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[isim]
Bit
- NEZLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soğuk almaktan ileri gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık, ingin, dumağı, zükâm, nevazil
- "Havaların değişik gitmesi, bir sıcak bir soğuk olması adamcağızı nezle etmiş, üstelik nezle göğsüne inmiştir." (Burhan Felek)
-
[isim]
Soğuk almaktan ileri gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık, ingin, dumağı, zükâm, nevazil