Başında kor olan 7 harfli 22 kelime var. Kor ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kor olan kelimeler listesine ya da sonu kor ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kor bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K O R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KOR, ROK
2 Harfli Kelimeler
OK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KORUNGA
-
-
[isim]
Otsu, genellikle 30-70 cm boyunda, çok yıllık, pembe çiçekli, hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (Onobrychis viciifolia)
-
[isim]
Otsu, genellikle 30-70 cm boyunda, çok yıllık, pembe çiçekli, hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (Onobrychis viciifolia)
- KORUCUK
-
-
[isim]
Küçük koru
- "Şimdi orada bir sürü meşe fidanlarından bir korucuk peydah olmaya başlıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Küçük koru
- KORTEKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabuk
- "Beyin korteksinin harabiyeti sonucu bir olguyla karşı karşıya imişiz." (Tarık Dursun K)
-
Beyin zarı
-
[isim]
Kabuk
- KORULUK
-
-
[isim]
Koru durumunda olan sık ağaçlı yer
-
[isim]
Koru durumunda olan sık ağaçlı yer
- KORİDOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit, geçenek
- "Ninni sesini henüz koridordayken duydu." (Halide Edip Adıvar)
-
Geçmeye yarayan dar ve uzun aralık, dehliz
-
İki devlet arasındaki dar toprak parçası
- "Danzig koridoru."
-
[isim]
Bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit, geçenek
- KORKUNÇ
-
-
Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş
- "Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren
-
Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli
- "Kendini korkunç bir pehlivan sanırmış ki adını Çelikkol koymuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş
- KORUMAK
-
-
[-i]
Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
- "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
- "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." (Reşat Enis)
-
[-i]
Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek
- "Yurdu korumak."
-
[-i]
Tehlikeli, zararlı durumları önlemek
- "İlaçla meyveleri korudu."
-
[-i]
Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek
- "Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi."
-
[-i]
Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek
- "Geleneklerini koruyorlar."
-
[-i]
Karşılamak, denk gelmek
- "Bu işin geliri masrafını korumaz."
-
[-i]
Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
- KOROZİF
- ...
- KORUTMA
- ...
- KORAKOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[zarf]
Göğüs göğüse, omuz omuza, başa baş
- "Millî takım dişe diş, korakor mücadele ediyor."
-
[zarf]
Göğüs göğüse, omuz omuza, başa baş
- KORDONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sim, gümüş veya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon
-
Üç katlı bükülmüş ipek ipliği
-
[isim]
Sim, gümüş veya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon
- KORSECİ
-
-
[isim]
Korse yapan veya satan kimse
-
[isim]
Korse yapan veya satan kimse
- KORUGAN
-
-
[isim]
Ağaç gövdeleriyle yapılmış ve çevresinde kazılı çukuru bulunan, korunmaya elverişli, kare biçimindeki ev
-
Ateş etmeye imkân verecek biçimde hazırlanmış delik ve mazgalları bulunan yer
-
[isim]
Ağaç gövdeleriyle yapılmış ve çevresinde kazılı çukuru bulunan, korunmaya elverişli, kare biçimindeki ev
- KORUYUŞ
-
-
[isim]
Koruma işi veya biçimi
-
[isim]
Koruma işi veya biçimi
- KORUNUM
-
-
[isim]
Korunma işi, muhafaza
-
[isim]
Korunma işi, muhafaza
- KORUNMA
-
-
[isim]
Korunmak işi
- "En iyi korunma çaresi yeşil dal altlarına sinmeye kaldı!" (Haldun Taner)
- "Hiçbir düşünce ve mülahazanın ... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği..." (Anayasa)
-
[isim]
Korunmak işi
- KORONER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kalbi taç şeklinde kuşatıp besleyen (damarlar)
-
[sıfat]
Kalbi taç şeklinde kuşatıp besleyen (damarlar)
- KORUNAK
-
-
[isim]
Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
-
Sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer
- "Öyle bir savaştayım ki sığınağı, korunağı yok." (Turan Oflazoğlu)
-
Koruyan, esirgeyen, saklayan kimse
-
[isim]
Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
- KORKMAK
-
-
[nsz]
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
- "Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ... ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu." (Tarık Buğra)
-
Kaygı duymak, endişe etmek
- "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
- "Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yapamamak, cesaret edememek
-
[nsz]
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
- KORSELİ
-
-
[sıfat]
Korsesi olan
- "Abanarak ve korseli göğsünü âdeta kavalyesinin göğsünde ezerek dans ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Korsesi olan