Başında kap olan 8 harfli 36 kelime var. Kap ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kap olan kelimeler listesine ya da sonu kap ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında kap bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAP, PAK

2 Harfli Kelimeler

AK, PA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAPTIRIŞ
...
KAPLILIK
...
KAPSAMAK

  1. [-i] İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak

KAPİTONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İçi pamuk veya yün vatka ile doldurularak dikilmiş, döşemelik veya giyim eşyası yapımında kullanılan kumaş
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış veya bu biçimde dikilmiş
    • "Eve ekmek ve kıyma götürdüğünü inadına unutturmak istercesine ansiklopedilerin, kapitone fonların önünde bize poz veriyor." (Tomris Uyar)

KAPLAYIŞ

  1. [isim] Kaplama işi veya biçimi

KAPNİSİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hidratlı doğal alüminyum fosfat

KAPIALTI
...
KAPUÇİNO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Kremalı, sütlü İtalyan kahvesi

KAPAKSIZ

  1. [sıfat] Kapağı olmayan
  2. Görgüsüz, terbiyesiz

KAPLAMAK

  1. [-i] Her yanını örtmek, istila etmek
    • "Bulutlar gökyüzünü kapladı."
    • "Sessizlik ortalığı kapladı."
  2. Çepeçevre sarmak, kuşatmak
    • "Evlerin bir tarafını yol, üç tarafını da yine çam ormanları kaplar." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [nsz] Bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak
    • "Yorgan kaplamak."
  4. Yayılıp doldurmak, etkisinde bırakmak
  5. Bir yüzeyi döşemek, başka bir nesne ile örtmek
    • "Dudaklarının üstünü kaplayan muntazam kesilmiş sert ve koyu siyah bıyıkları..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  6. Kaplama adı verilen ince ağaç levhaları, değişik yöntemlerle hazırlanan tablalara yapıştırmak
  7. Bir madeni bir başka madenle kimyasal bir yöntemle örtmek
  8. Bir kimsenin veya bir şeyin nitelikleri herkesçe bilinir olmak
    • "Ünü cihanı kapladı."
  9. Duygular için doldurmak
    • "İçini sevinç kapladı."
  10. Doldurmak, bastırmak

KAPUTLUK

  1. [isim] Kaputların konulduğu yer
  2. Kaput yapmak için kullanılacak (kumaş)

KAPSAMLI

  1. [sıfat] Kapsamı olan
  2. Kapsamı geniş olan, şümullü

KAPILMAK

  1. Kapma işine konu olmak
    • "Bir ara korkuya kapıldım." (Refik Halit Karay)
  2. Sürüklenmek
    • "Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Birine güvenip boş bulunarak aldanmak
    • "Ben onun sözlerine kapıldım."
  4. Bir kimseye tutulmak, bağlanmak, aşırı sevgi duymak
    • "Kızın güzelliğine kapılarak evlenme teklif etti."
  5. Bir şeyin veya kimsenin güçlü etkisinde kalmak
    • "Bu iki şiiri övenler onların kalıbından gelen ucuz bir güzelliğe kapılırlar." (Salâh Birsel)

KAPATMAK

  1. [-i] Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek
    • "Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." (Haldun Taner)
  2. [-e] Kapamak
    • "Emine aklını oynattı sandılar ve evine kapattılar, kapısını kilitlediler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Bir kadınla nikâhsız yaşamak
  4. [nsz] Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek
    • "Gazete kapatmak."
  5. Herhangi bir yerin bütün masraflarını üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek
    • "Geçen gün Kristal'i kapatmış, vur patlasın, çal oynasın âlemi yapmış." (Halide Edip Adıvar)
  6. Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek
    • "Sanatçılar arasındaki tatsız olayı kapatmak istiyordu." (Çetin Altan)

KAPAKÇIK

  1. [isim] Küçük kapak
  2. Yürekte ve damarlarda kanın veya başka sıvıların geri dönmesini önleyen supap durumunda küçük kapak

KAPILGAN

  1. [sıfat] Kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan

KAPANMAK

  1. [nsz] Kapalı duruma gelmek
    • "Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. [-e] Dışarı ile ilişiğini kesmek
    • "Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek
    • "Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  4. Son verilmek, kesilmek
    • "Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu." (Memduh Şevket Esendal)
  5. [-e] Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek
    • "Secdeye hamt için değil, güya utandıklarından kapandılar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  6. Tatile girmek
    • "Okullar kapandı."
  7. Yara iyileşmek
  8. Göz kör olmak
    • "Kazadan sonra bir gözü kapandı."
  9. Hava bulutlanmak

KAPLANIŞ

  1. [isim] Kaplanma işi veya biçimi

KAPLAMLI

  1. [sıfat] Birçok şeyi kaplamı içine alan

KAPSAYIŞ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü