Başında ka olan 4 harfli 46 kelime var. Ka ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ka olan kelimeler listesine ya da sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ka bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KARO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçimli benekli olanı, orya
  2. Betondan yapılmış dört köşe döşeme taşı

KATI

  1. [sıfat] Sert, yumuşak karşıtı
    • "Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim
    • "Katı yürekli. Katı davranış."
  3. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan
  4. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp
  5. [zarf] Çok, aşırı derecede
    • "Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti." (Süleyman Çelebi)

KALA

  1. [zarf] Kaldığında
    • "Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık." (Ahmet Haşim)

KALP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek
    • "Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hak yemek, kanuna aykırı bir şey yapmak, kalp kırmak korkusuyla bir türlü iş göremezdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Okuyucularımın hakkını yiyor hem de öteki genç okuyucularımın kalbini kırıyorum." (Orhan Veli Kanık)
  2. Kalp hastalığı
    • "Kalpten öldü."
  3. Sevgi, gönül
  4. Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri
  5. Duygu, his
    • "İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır." (Halide Edip Adıvar)

KAŞE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap
    • "Cebinden bir hap kutusu çıkarıp iki kaşeyi bir arada yuttu." (Haldun Taner)

KAYA

  1. [isim] Büyük ve sert taş kütlesi
    • "Dört tarafı su ile çevrili bir kayadır, bir adacık." (Refik Halit Karay)
    • "... öfkesi, sevgisi katıksız, kaya gibi sağlam ve güvenilir adam." (Atilla İlhan)
  2. Kayaç

KABA

  1. [sıfat] Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı
    • "Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." (Ömer Seyfettin)
  2. Taneleri iri
    • "Kaba çakıl."
  3. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse)
    • "Kaba, hantal, şivesiz, bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar." (Refik Halit Karay)
  4. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
    • "Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  5. [isim] Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
  6. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
    • "Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı." (Osman Cemal Kaygılı)

KARA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
    • "Havamız da karamız da denizlerimiz de kirli olduğuna göre..." (Haldun Taner)
    • "Sizi kaptan bir filika ile karaya çıkarır." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
    • "Olan olmuş, bizim teknenin bir yanı, pamuk şiltelere serilir gibi karaya oturmuş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu." (Refik Halit Karay)

KAİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Söyleyen
    • "Bir selama kail oldum / Verir amma neden sonra." (Âşık Ömer)
  2. İnanmış, aklı yatmış
    • "İkimiz de bu odayı tutmakla çok akıllılık ettiğimize kaildik." (Memduh Şevket Esendal)

KAMU

  1. [isim] Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
  2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
    • "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş." (Haldun Taner)
  3. [sıfat] Hep, bütün
    • "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." (Yunus Emre)

KASA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
    • "Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
  3. Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi
    • "Kasa kim?"
  4. Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
  5. Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık
    • "Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı." (Atilla İlhan)
  6. Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
  7. Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
  8. Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı

KAİN
...
KAÇA

  1. [zarf] Ne kadar bir değer karşılığında?
    • "Bu giysi kaça satılıyor?"

KAME

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş

KATİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kesin

KAJU
...
KARI

  1. [isim] Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce
    • "Eve varınca karım Fadime kapıyı açar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Vay başına, sen tarlada hiç taş komamışsın. Sonunda bunun sana zararı dokunur. Karının saçlısı, tarlanın taşlısı, demişler." (Kemal Tahir)
  2. Kadın
    • "Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu; fakat Saliha kadın buna alışmıştı." (Halide Edip Adıvar)
  3. Yaşlı, ihtiyar

KADI

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanzimat'a kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları

KAKA

  1. [isim] Çocuk dilinde dışkı
  2. [sıfat] Çocuk dilinde kötü, çirkin

KANT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şeker ve limonla içilen sıcak su

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü