Sonunda it olan 5 harfli 76 kelime var. İT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde it olan kelimeler listesine ya da başında it olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

T İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

İT, Tİ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FASİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, bozuk
    • "Fasit fikir."
  2. Ara bozucu, fesat çıkaran, müfsit
    • "Fasit adam."

OKSİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde

İFRİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğu masal ve efsanelerinde, kötü ve korkunç cin
    • "Masalların ifriti gibi birdenbire içimde korkunç bir çehre canlandı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Arzuma karşı konulunca ifrit kesildiğimi pek iyi bildiğinden ses çıkarmadı." (Refik Halit Karay)
  2. Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse

VAKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zaman
    • "Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (Burhan Felek)
  2. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler
    • "Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil."
  3. Çağ
    • "Vaktin bilginleri."
  4. Belirlenmiş olan zaman
    • "Kâhya - vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi - demişti." (Samim Kocagöz)
  5. Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz
  6. Geçim, para bakımından elverişli durum
    • "Onun bu kadar para vermeye vakti yok."

SİMİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Halka biçiminde, genellikle üzerine susam serpilmiş çörek
  2. Denizde kolayca yüzmeyi sağlayan halka biçiminde alet
  3. İnce bulgur, düğürcük

DİKİT

  1. [isim] Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisi, stalagmit

VERİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplardamar

TEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğrulama, doğruluğunu onaylama
    • "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

RİJİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Sert, katı (davranış)
  2. Kuvvet veya moment etkisi altında şekil değiştirmeyen, formunu koruyan

SABİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan
    • "Önceden koyduğu teşhislerin doğruluğu sonradan kaç defa sabit olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan
  3. Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış
    • "Sabit gelir."

SENİT

  1. [isim] Hamur tahtası

KÜRİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numaraları 96-103 arasında bulunan elementlerin genel adı

ORKİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Er bezlerinin iltihaplanıp şişmesi

YEZİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nefret edilen kimseler için kullanılan bir söz
    • "Kolay canı çıkar mı o yezidin?" (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Hilekâr, sahtekâr

ŞEDİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yeğin, şiddetli
    • "Bu şedit boğuşma yarım saatten ziyade sürdü." (Ömer Seyfettin)

GEÇİT

  1. [isim] Geçmeye yarayan yer, geçecek yer
    • "Başka türlü düşünmek, köprüyü bırakıp çayda geçit aramaya benzer." (Tarık Buğra)
  2. İki dağ arasında dar ve uzun yol

TEKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma, üsteleme
    • "Bu sözü bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KİLİT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
    • "Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "O gün her tarafı kilit kürek altına aldı." (Ömer Seyfettin)
    • "... evime kilit kürek ol diye onun sırtını okşar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka
  3. Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık

PİRİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Birçok doğal maden sülfürü ve özellikle demir ve bakır sülfürü

SAKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Susmuş, sessiz
    • "Nazmiye Hanım hülyaları içinde sakit, uysal ve gevşek adımlarla yürüyordu." (Peyami Safa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü