İçinde ş olan 5 harfli 545 kelime var. İçerisinde Ş harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ş harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BULUŞ

  1. [isim] Bulma işi veya biçimi
  2. İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
  3. Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat
    • "Bu orijinal buluşu Vali beye borçluyuz." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
    • "Yazarın güzel buluşları var."

HIŞIM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Öfke, kızgınlık
    • "Hareketlerinde o eski hışım kaybolmuştu." (Necati Cumalı)

YATIŞ

  1. [isim] Yatma işi veya biçimi

AKŞIN

  1. [sıfat] Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos

KOKOŞ
...
TEŞRİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yasama

ÜRKÜŞ

  1. [isim] Ürkme işi veya biçimi

FİŞLİ

  1. [sıfat] Fişe yazılmış olan
  2. Fişi olan
  3. Güvenlik kuruluşlarında kaydı bulunan (kimse)

KEŞKE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [ünlem] Dilek anlatan cümlelerin başına getirilerek "ne olurdu" anlamında özlem veya pişmanlık bildiren bir söz, bari, keşki
    • "Keşke vazifesi oralarda olsaydı!" (Falih Rıfkı Atay)

KONUŞ

  1. [isim] Konma işi veya biçimi
  2. Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi
  3. Konum

DÜŞEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de altı benekli olan yanlarının üste gelmesi
    • "Terlikçi İhsan, üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi." (Haldun Taner)
  2. Umulmayan iyi bir rastlama
    • "Sizin buraya uğramanız bir düşeş oldu."

ŞAKÜL
...
ŞAYİA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yayılmış haber, yaygın söylenti, duyultu
    • "Hava arada bir bu hâle bir panik niteliği veren korkunç şayialarla dolup boşalıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HAŞAT

  1. [sıfat] Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
  2. Yorgun, bitkin

ŞAPKA

Kelime Kökeni : Rusça

  1. [isim] Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık
    • "Türkler başlık olarak 1925'te şapkayı kabul ettiler."
  2. Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık
    • "Soba borusu şapkası. Lamba şapkası."
  3. Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme organlarını taşıyan şapka biçimindeki organ
  4. Düzeltme işareti

BIKIŞ

  1. [isim] Bıkma işi veya biçimi

BİTİŞ

  1. [isim] Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
    • "Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Final

KARŞI

  1. [isim] Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
    • "Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "Edirne'nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Acaba böyle bir meraka uymak perilere karşı gelmek midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
    • "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
  3. Ön, kat, huzur
    • "İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
  4. [sıfat] Bulunan yere göre önde, ileride olan
    • "Karşı evin kızları. Karşı mahalle."
  5. [sıfat] Karşıt, zıt, muhalif
    • "Karşı parti. Karşı takım."
  6. [zarf] Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
    • "Bahçeye karşı oturmak."
  7. [zarf] Karşılık olarak, mukabil
    • "Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  8. [zarf] İçin, hakkında
    • "Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı?" (Sait Faik Abasıyanık)
  9. [zarf] -e doğru
    • "Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)

SÖVÜŞ

  1. [isim] Sövme işi veya biçimi
    • "Ama sıtma doktoruna değil, kendisinedir bu sövüş." (Tarık Buğra)

GÖDEŞ

  1. [sıfat] Semiz, etli

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü