İçinde ırmak olan 8 harfli 25 kelime var. İçerisinde IRMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırmak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
IRMAK, KIRMA, RAKIM
4 Harfli Kelimeler
AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AR, IR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIZIRMAK
-
-
[-i]
Sızdırmak, süzmek
-
[-i]
Sızdırmak, süzmek
- AĞDIRMAK
-
-
Ağmasına sebep olmak
-
Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek
- "Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak." (Adalet Ağaoğlu)
-
Ağmasına sebep olmak
- AZDIRMAK
-
-
[-i]
Azmasına sebep olmak
- "Merhem yarayı azdırdı."
-
Azgın duruma getirmek
- "Taş atarak köpeği azdırdı."
-
Şımartmak
- "Yüz verip çocukları azdırdı."
-
Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak
- "Arkadaşları çocuğu azdırdılar."
-
[-i]
Azmasına sebep olmak
- ARTIRMAK
-
-
[-i]
Artmasını sağlamak, çoğaltmak
-
Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek
-
Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek
-
Herhangi bir davranışta ileri gitmek
- "Sen edepsizliği adamakıllı artırdın."
-
[-i]
Artmasını sağlamak, çoğaltmak
- KAÇIRMAK
-
-
[-i]
Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
-
Bir işi belirlenen zamanda yapamamak
- "Maçı kaçırdım."
-
[nsz]
Zor kullanarak yanında götürmek
- "Kız kaçırmak."
-
Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek
- "Fırsatı kaçırdım."
-
Yararlanamamak
- "Penaltıyı kaçırdı."
-
Gitmek, kaçmak zorunda bırakmak
- "Söylene söylene adamı kaçırdı."
-
[-den]
Çalmak, kimsenin haberi olmadan götürmek, aşırmak
- "İcradan eşya kaçırdılar."
-
[nsz]
Yasal olmayan yoldan bir ülkeye mal sokmak veya çıkarmak
- "Uyuşturucu kaçırmak."
-
[nsz]
Ölçüyü, sınırı aşmak, fazlasına gitmek
- "Kulübün yemeğinde biraz fazlaca kaçırmıştım." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Sıvı, gaz vb. sızdırmak
- "Çakmak, gaz kaçırıyor."
- "Makine buhar kaçırıyor."
-
[-e]
İstemeyerek altını kirletmek
- "Donuna kaçırmak."
-
[nsz]
Delirmek
- "Zavallı kaçırmış."
-
Bir araç veya aletle iş görürken aracı iyi kullanamama yüzünden kendine veya bir başkasına zarar vermek
- "Usturayı elimden kaçırdım, yanağımı kestim."
-
[-i]
Birini veya bir şeyi göstermemek
- "Karısını benden kaçırıyor."
-
Yarışan bir koşucu diğeri tarafından hızla geçilip ara açılmak
-
Futbol veya basketbolda savunduğu oyuncuyu boş bırakmak, pas almasına fırsat vermek
-
[-i]
Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
- BATIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
- "Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." (Cahit Uçuk)
-
[-i]
Bir işte sermayeyi yitirmek
- "Parasını batırmak."
-
[-i]
Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
- "Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Kirletmek
- "Üstünü başını batırmış."
-
[-i]
Mahvetmek
- "Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[-i]
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
- AŞTIRMAK
-
-
[-i]
Aşma işini yaptırmak
-
[-i]
Aşma işini yaptırmak
- ÇAĞIRMAK
-
-
[-i]
Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek
- "Beyaz gömlekli zurnacısını çağırarak sandalyeye çıkardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek
- "O akşam Orhan'ı yemeğe çağırdı." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Binmek için bir araç istemek
- "Bir taksi çağırdım." (Cahit Uçuk)
-
[nsz]
Yüksek sesle şarkı, türkü söylemek
- "Türküler çağırarak tahta siliyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek
- TAŞIRMAK
-
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- "Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- ASTIRMAK
-
-
[-i]
Asma işini yaptırmak
- "Yıkanan çamaşırları evin arkasında, uzak bir yere astırıyorum." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Asma işini yaptırmak
- AÇTIRMAK
-
-
[-i]
Açma işini yaptırmak
-
[-i]
Açma işini yaptırmak
- ANDIRMAK
-
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- "Avrupa'nın ikinci, üçüncü derecedeki otellerini andıran birkaç otel de taştandır." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- ÇIĞIRMAK
-
-
[-i]
Çağırmak, seslenmek
-
Türkü söylemek
- "Gazi Rahman gene türküler çığıracaktır, eski türküleri çığıracaktır." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Çağırmak, seslenmek
- YATIRMAK
-
-
[-i]
Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
- "Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Uyutmak
- "Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Eğmek, yatık duruma getirmek
- "Yağmur ekinleri yatırdı."
-
[-i]
Konuk etmek
-
Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
- "Eline geçen serveti ... emlaka yatırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Parayı bir kuruluşa vermek, teslim etmek
- "Telefon parasını PTT'ye yatırdım."
-
Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek
- "Pastırmayı çemene yatırmak."
-
[-i]
Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak
- "Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor." (Atilla İlhan)
-
Harcamak
- "Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
- IHTIRMAK
-
-
[-i]
Çöktürüp oturtmak
-
[-i]
Çöktürüp oturtmak
- ATTIRMAK
-
-
[-i]
Atma işini yaptırmak
- "Size fenalık edebilir, sizi işinizden attırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Atma işini yaptırmak
- KANIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak
- "Ağacın dalını kanırmak."
- "Çiviyi kanırmak."
-
[-i]
Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak
- AKSIRMAK
-
-
[nsz]
Burun zarlarının gıcıklanması ile solunum kaslarının birdenbire kasılması üzerine, ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşaltmak, hapşırmak
- "Açığa aksır, mikropları üstümüze savurma." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Burun zarlarının gıcıklanması ile solunum kaslarının birdenbire kasılması üzerine, ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşaltmak, hapşırmak
- KAYIRMAK
-
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- "Bizi kayıran, arayan yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak, birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek
- "Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- KIVIRMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kenarından katlamak
-
Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
-
Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
-
Uydurup söylemek
- "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
-
[-e]
Sapmak
- "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
-
[nsz]
Yapmak istememek, yan çizmek
-
[nsz]
Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
- "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek