İçinde ık olan 6 harfli 177 kelime var. İçerisinde IK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ık olan kelimeler listesine ya da Sonu ık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALTLIK
-
-
[isim]
Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey
- "Bardak altlığı."
-
Hayvanların altına yayılan ot veya saman
-
Arabaya koşulan atların yolları kirletmemesi için kuyruğunun altına yerleştirilen torba
-
[isim]
Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey
- KIYMIK
-
-
[isim]
Çok küçük ve sivri tahta, demir veya kemik parçası
- "Elime kıymık battı."
-
[isim]
Çok küçük ve sivri tahta, demir veya kemik parçası
- ALAÇIK
-
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
-
Keçeden yapılan çadır
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
- SABIKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
-
Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç
- "Üstelik sabıkası olduğu için iş bulması daha da güçtür." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
- ALPLIK
-
-
[isim]
Alp olma durumu, yiğitlik, kahramanlık
-
[isim]
Alp olma durumu, yiğitlik, kahramanlık
- IKLAMA
-
-
[isim]
Iklamak işi
-
[isim]
Iklamak işi
- AHACIK
-
-
[edat]
İşte
-
[edat]
İşte
- BATÇIK
- ...
- KISMIK
-
-
[sıfat]
Cimri
-
[sıfat]
Cimri
- YAĞLIK
-
-
[isim]
Büyük mendil, çevre
- "Osmanlı kadınlığının göz nurunu, el emeğini, üstün zevkini yüzyıllardan beri yiğitçe taşımış, işlemeli, yağlıklar, dantelalar, oyalar..." (Kemal Tahir)
-
[isim]
Büyük mendil, çevre
- ÇAYLIK
-
-
[isim]
Çay ağaççıklarının yetiştiği yer
-
[sıfat]
Çay için kullanılan
- "Çaylık şeker."
-
[isim]
Çay ağaççıklarının yetiştiği yer
- ACIKLI
-
-
[sıfat]
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
- "İçeriden ince iniltilerle karışık acıklı bir uğultu çıkıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Acı görmüş, yaslı, kederli
- "Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
- ŞAŞLIK
-
-
[isim]
Baharatlı sirkeye yatırılmış koyun etinden hazırlanmış et
-
[isim]
Baharatlı sirkeye yatırılmış koyun etinden hazırlanmış et
- YIKICI
-
-
[isim]
Yıkmacı
- "Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Bir şeyin zarar görmesine, bozulmasına, yok olmasına, ortadan kalkmasına yol açan, tahripkâr
- "O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yıkmacı
- HAMLIK
-
-
[isim]
Ham olma durumu
- "Gençlerde bile zor dayanılabilen hamlık, hoppalık yaşlı adamlarda zoraki ve üzüntü gibi geliyor, can sıkıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
İdmansızlık
-
[isim]
Ham olma durumu
- PAKLIK
-
-
[isim]
Temizlik
-
[isim]
Temizlik
- ARILIK
-
-
[isim]
Temizlik
-
Katışıksızlık
-
Günahsızlık
- "Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü." (Tahsin Yücel)
-
[isim]
Temizlik
- KIRPIK
-
-
Kırpılmış olan
-
Bölük pörçük
-
Kırpılmış olan
- ÇITLIK
-
-
[isim]
Çitlembik
-
[isim]
Çitlembik
- ÇARPIK
-
-
Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı
- "İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu." (Çetin Altan)
-
Kötü
- "Oraya özellikle çarpık vasıfları olanları toplarlarmış." (Haldun Taner)
-
Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan
-
[zarf]
Aksi, ters, huysuz bir biçimde
- "Nedense Makbule, bu davetten çarpık dönüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı