İçinde ı olan 5 harfli 750 kelime var. İçerisinde I harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ı harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ı harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sindirim
-
Benimseme, kabul etme
-
[isim]
Sindirim
- YIKIK
-
-
[sıfat]
Yıkılmış olan, harap, viran
- "Oradaki yıkık evin kapısından belki gökyüzüne gireceğiz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Yıkılmış olan, harap, viran
- ACIMA
-
-
[isim]
Acımak işi
-
Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
- "Sizin zerre kadar acımanız yok mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Acımak işi
- CAZCI
-
-
[isim]
Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
- "Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
- SALCI
-
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıyan kimse
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıyan kimse
- ANTLI
-
-
[sıfat]
Ant içmiş
-
Ant içirilmiş
-
[sıfat]
Ant içmiş
- BAKIŞ
-
-
[isim]
Bakma işi veya biçimi
- "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu." (Salâh Birsel)
- "İki yanından bağrışanlara anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi birer bakış attı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bakma işi veya biçimi
- ISRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
- SIZAK
-
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
- TIKIM
-
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
- KILIÇ
-
-
[isim]
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
- "Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Harbiyede beraber okumuşlar, beraber kılıç kuşanmışlardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler..." (Atilla İlhan)
- "Bizim zavallı soydaşlarımıza kadar önünüze kim rast geldiyse kılıçtan geçirdiniz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu silah kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu
-
Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası
-
[isim]
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
- HAYIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haksızlık, insafsızlık
-
Acınma, üzülme
-
[ünlem]
"Vah, heyhat, yazık" anlamlarında kullanılan bir söz
-
[isim]
Haksızlık, insafsızlık
- IĞDIR
- ...
- MUSIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)
-
[sıfat]
Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)
- SIKMA
-
-
[isim]
Sıkmak işi
-
Bir tür pantolon veya şalvar
-
Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek
-
[sıfat]
Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal)
-
Dar bir tür kadın yeleği
-
[isim]
Sıkmak işi
- TAŞIM
-
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
- ALKIŞ
-
-
[isim]
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- "Daha ilk nağmelerde meyhaneyi sarsan bir alkış tufanı koptu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- ARDIL
-
-
[isim]
Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, öncel karşıtı, arda, halef
-
Bir çıkarımda varılan sonuç
-
[isim]
Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, öncel karşıtı, arda, halef
- KILLI
-
-
[sıfat]
Kılı olan, kıl ile kaplı
-
[sıfat]
Kılı olan, kıl ile kaplı
- KIRMA
-
-
[isim]
Kırmak işi
-
Kumaşın katlanmasıyla yapılan giysi süsü, pili
-
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
- "Buğday kırması."
-
Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
-
[sıfat]
Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
- "Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Melez
- "Arap kırması bir at."
-
[sıfat]
Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
-
[isim]
Kırmak işi