İçinde inmek olan 41 kelime var. İçerisinde İNMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında inmek olan kelimeler listesine ya da Sonu inmek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GEREKSİNMEK
YÖNELİNMEK
BERKİNMEK, ÇEVRİNMEK, ÇİZGİNMEK, EĞİLİNMEK, KERKİNMEK, SİFTİNMEK, SİLKİNMEK, TERSİNMEK, TİKSİNMEK
BEKİNMEK, BİLİNMEK, ÇEKİNMEK, DEĞİNMEK, DELİNMEK, DEVİNMEK, DİDİNMEK, DİLİNMEK, GEÇİNMEK, GELİNMEK, GERİNMEK, GEZİNMEK, GİYİNMEK, İNCİNMEK, KESİNMEK, SEVİNMEK, SİLİNMEK, ŞİŞİNMEK, TEPİNMEK, YEKİNMEK, YERİNMEK, YETİNMEK
EDİNMEK, EĞİNMEK, ERİNMEK, EŞİNMEK
BİNMEK, DİNMEK, SİNMEK
İNMEK
E K M N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
İNMEK
4 Harfli Kelimeler
EKİM, EKİN, EMİK, EMİN, ENİK, İNEK, İNME, MENİ, MİNE, MİNK
3 Harfli Kelimeler
KEM, KİM, KİN, MEN, NEM, NİM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, EN, İM, İN, KE, Kİ, ME, Mİ, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEREKSİNMEK
-
-
[-e]
İhtiyaç duymak, ihtiyacı olmak
-
[-e]
İhtiyaç duymak, ihtiyacı olmak
- YÖNELİNMEK
- ...
- BERKİNMEK
-
-
[nsz]
Berkimek
-
Pekiştirilmek
-
[nsz]
Berkimek
- EĞİLİNMEK
- ...
- TERSİNMEK
-
-
[nsz]
Geri dönmek, rücu etmek
-
Hiddetlenmek, aksilik etmek
-
[nsz]
Geri dönmek, rücu etmek
- SİLKİNMEK
-
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- "Sebepsiz duyduğu bu kederden bir türlü silkinip sıyrılamıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek
- "Yanımda bir dal çıtırtısı duydum. Silkindim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak
- "Tembellikten silkinmek."
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- ÇEVRİNMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında saygı ile dolanmak, tavaf etmek
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında saygı ile dolanmak, tavaf etmek
- ÇİZGİNMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında dönüp durmak
-
Tereddüt etmek
-
[nsz]
Bir şeyin etrafında dönüp durmak
- KERKİNMEK
-
-
[nsz]
Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek
-
[nsz]
Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek
- SİFTİNMEK
-
-
[nsz]
Oyalanmak, vakit geçirmek
- "Bunamış işte. Kadın gördü mü dayanamıyor, siftiniyor. Bir halt edeceğinden mi?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir yere sürtünerek kaşınmak
- "Mahallede duvar kenarlarında siftinip pinekleyen uyuz, kör, topal köpeklerden başka kimse yoktur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[nsz]
Oyalanmak, vakit geçirmek
- TİKSİNMEK
-
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- "Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- ŞİŞİNMEK
-
-
[nsz]
Surat asmak, dargın durmak
-
Bazı böcekler, saldırıya uğradıklarında bütün uzantı ve eklentilerini, düşmanını korkutup ürkütecek biçimde yayarak genişletmek
-
Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belli etmek, kabarmak, gururlanmak
- "O da bu övgülerle beğenilerin önünde şişindikçe şişiniyordu." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Surat asmak, dargın durmak
- TEPİNMEK
-
-
[nsz]
Ayaklarını hızla yere vurmak
- "Tekmelediler, üzerime çıkıp tepindiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öfke ve sevincini açığa vuracak davranışlarda bulunmak
- "Bir zaman erkek arkadaşlar buluşur, tepinir, rakı içer, dövüş eder..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ayaklarını vurarak gürültü etmek
-
Bir şeyi istememek, diretmek, kabul etmemek
- "Tepiniyor, tokatlayacağını, tekme ile dışarı atacağını söylüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ayaklarını hızla yere vurmak
- SİLİNMEK
-
-
[nsz]
Silme işine konu olmak
- "Bu sonuncular, ardından gelen büyük dalgaların gürültüsünde silinip gitti." (Murathan Mungan)
-
Kendi kendini silmek
-
Birden yok olmak, gözden kaybolmak
- "Nina'nın dudaklarındaki ferah, tatlı tebessüm silinmiştir." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Silme işine konu olmak
- GEÇİNMEK
-
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- "Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu." (Murathan Mungan)
-
[-le]
Uzlaşmak, anlaşmak
- "Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin."
-
Taslamak
- "Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil." (Nurullah ataç)
-
[-den]
Kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak
- "... sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ölmek
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- ÇEKİNMEK
-
-
[-den]
Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak
- "Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Bir şey sürünmek
- "Sürmeler çekinmiş bir kadın."
-
[-den]
Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak
- GERİNMEK
-
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- "Geç uyanmıştı, geç ve güç. Yatakta uzun uzun gerindi, esnedi." (Atilla İlhan)
-
Rahatlık, mutluluk, övünç duymak
- "Çapkın delikanlının hareketlerini ciddiye alan genç kız tatlı tatlı gerinirken kuru dudaklarından mesut tebessümler uçuşuyordu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- DİDİNMEK
-
-
[nsz]
Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak
- "Size de tiyatronuza da biraz yararlı olabilmek için didiniyorum, parçalanıyorum." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak
- YEKİNMEK
-
-
[nsz]
Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak, kalkmak için hareket etmek, kımıldamak
- "Nihayet içlerinden biri yekindi, okumakta devam etti, ötekiler sustular." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gereğinden fazla gayret sarf etmek
-
[nsz]
Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak, kalkmak için hareket etmek, kımıldamak
- DELİNMEK
-
-
[nsz]
Delme işi yapılmak
- "Kızın kulağı delindi."
-
Bir şeyde delik oluşmak
- "Midesi delindi."
-
Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak
- "Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi."
-
[nsz]
Delme işi yapılmak