İçinde il olan 3 harfli 11 kelime var. İçerisinde İL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında il olan kelimeler listesine ya da Sonu il ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Filgillerin hortumlular takımından, Afrika ve Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili hayvan (Elephas)
  2. Satrançta çapraz hareket ettirilen taş

KİL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak

NİL
...
İLK

  1. [sıfat] Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
    • "Gözlerini açınca ilk işi saatine bakmak oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [isim] Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni
    • "İnsanı insan yapan duyguların ilkidir aşk." (Necati Cumalı)
  3. [zarf] Birinci olarak, en başta
    • "İlk hatırladığım olay..."

ÇİL

  1. [isim] Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
    • "Çocuklar çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra gittik." (Osman Cemal Kaygılı)

PİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
    • "Seksenini aştıktan sonra da pili bittiği için doğal bir ölümle öldü." (Tomris Uyar)

İLA

  1. [edat] ...-den, ...-e kadar
    • "Sınıfın mevcudu on ila on beş kişi arasında değişiyor."

DİL

  1. [isim] Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı
    • "Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -Dil otu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki..." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri
    • "Terazi dili."
    • "Kendi kendime, adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir." (Salâh Birsel)
    • "Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili
    • "Birkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası
  5. Kıstak
  6. Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek
    • "İki dilli makara."
  7. Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
  8. Anahtar

İLE

  1. [bağlaç] Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
    • "Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz." (Ömer Seyfettin)
    • "Güneşin batmasıyla beraber hava soğuyuverdi."
  2. Bazı soyut adlara getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz
    • "Merhametle ona bakıyordu."
    • "Mektup yazmakla beraber telgraf da çekti."
  3. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz
    • "Annesi ile (annesiyle) babası geldiler. Leyla ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu."
    • "Yıllarca çalışmakla beraber yine başaramadı."

ZİL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç
    • "Birini buldu, ne güzel oldu diye zil takıp oynayacak mıydım?" (Ahmet Ümit)
    • "... ayakta kendilerine çekidüzen veren iki taze zillerini vuruyordu." (Refik Halit Karay)
  2. Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki deliklere takılan yuvarlak, metal nesne
    • "Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile her sineden ole." (Yahya Kemal Beyatlı)

MİL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü