İçinde ğ olan 5 harfli 156 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇOĞUN

  1. [zarf] Çok kez, sık sık, ekseriya
    • "Çoğun içinden geldiği gibi, algıladığım gibi yazıyorum." (Selim İleri)

SIĞAÇ
...
DEĞME

  1. [isim] Değmek işi, temas

İĞDİR
...
YAĞIR

  1. [isim] Sırt, arka, iki kürek arası
  2. Atın omuzları arasındaki yer
  3. Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
  4. Kel

BAĞDA

  1. [isim] Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek

AŞAĞI

  1. [isim] Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı
    • "... asıl ve yedek üye sayıları toplamının on beşten aşağı düşmesi nedeniyle yapılacak seçimlerde bu Anayasa'nın kabul ettiği esasa ve sıraya uyulur." (Anayasa)
    • "Karısı kibarlıktan yana ondan aşağı kalmıyordu." (Haldun Taner)
    • "Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı." (Haldun Taner)
  2. Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri
  3. [sıfat] Bir yere göre daha alçak yerde bulunan
    • "Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik." (Aka Gündüz)
  4. [sıfat] Bayağı, adi
  5. [sıfat] Niteliği düşük, kötü
    • "Aşağı mal."
  6. [sıfat] Daha küçük, daha az
    • "On sekiz yaşından aşağı olanlar giremez."
  7. [sıfat] Değeri daha az
  8. [zarf] Aşağıya, yere doğru
    • "Aşağı inmek."

EĞMÜR
...
MUĞLA
...
ÇÖĞME

  1. [isim] Çöğmek işi

NAĞME

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi
    • "Boyuna Arapçayı andırır bir nağme mırıldanıyor." (Sermet Muhtar Alus)
  2. Ezgi
  3. Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz

YIĞIN

  1. [isim] Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
    • "Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle

SAĞCI

  1. [sıfat] Sağ görüşlü partilerin yandaşı olan (kimse)

BOĞAZ

  1. [isim] Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak
    • "Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir." (Ömer Seyfettin)
    • "Birbiriyle boğaz boğaza gelen okul çocuklarını, Samet'in varlığı bugünlerde tek bir vücut gibi bir araya toplayabilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Çocukluğumdan beri sık sık boğaz olurdum." (Burhan Felek)
    • "Kediyi karşısında gördükçe yüreği titriyor, boğazı kuruyor." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm
    • "Şişenin boğazı. Testinin boğazı."
    • "Fazla imrendiriyorsun insanı, boğaz olacağız." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. İki dağ arasında dar geçit, derbent
    • "Yol üzerindeki derbentleri ve boğazları işgal ederek ordunun başında bunları takip ediyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  4. Yedirip içirme yükümü, iaşe
    • "İşçilerin boğazı bizden olacak."
  5. Yiyeceği içeceği sağlanan kimse
    • "Hayat zor anne, kaç boğazız evde, ağabeyim hangi birimize yetişsin." (Ayşe Kulin)
  6. Yeme içme
    • "Boğazına düşkün."
  7. İki kara arasındaki dar deniz

LEĞEN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan metal veya plastikten yayvan kap
    • "Adam, önündeki leğene eğilmiş, bardak yıkıyordu." (Necati Cumalı)
  2. Gövdenin arka veya alt ucunda bulunan, bir yandan omurganın bel bölümüyle, öte yandan bacaklarla eklemlenen kemik çatı, havsala

BÜĞET

  1. [isim] Gölet

OTAĞI
...
YAĞLI

  1. [sıfat] Üzerinde veya içinde yağı olan
  2. Yağı çok olan
  3. Yağla yapılmış
    • "Yağlı çörek."
  4. Besili, semiz
    • "Bir de olaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun." (Osman Cemal Kaygılı)
  5. Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan
    • "Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor." (Ömer Seyfettin)
  6. Parası bol, zengin
    • "Dükkâna yağlı bir müşteri arıyordu." (Refik Halit Karay)
  7. Bol ve kolay kazanç sağlayan
    • "Yağlı bir iş."

DEĞİM

  1. [isim] Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye hak kazandıran durumu, liyakat

BOĞUM

  1. [isim] Boğulmuş, sıkılmış yer
    • "Sağ elinin şehadet parmağının ilk boğumuyla tetiği çekti." (Ömer Seyfettin)
  2. Parmak, kamış, saz vb. bitkilerin şişkince bölümü
  3. İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer
    • "Lenf boğumları. Sinir boğumları."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü