İçinde üz olan 6 harfli 72 kelime var. İçerisinde ÜZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üz olan kelimeler listesine ya da Sonu üz ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DÜZİKO

  1. [isim] Düz rakı
    • "Kadeh kadeh düzikoyu yuvarlayarak..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

SÜTSÜZ

  1. [sıfat] İçinde süt bulunmayan, süt katılmadan yapılan
    • "Sütsüz irmik helvası."
  2. Az süt veren
    • "Sütsüz inek."
  3. Körpe olmayan, kart
    • "Sütsüz mısır."
  4. Kötü soydan gelen, sütü bozuk (kimse)
    • "Merhametli bir kadın için böyle sütsüz mahluklarla uğraşmak ne uzak!" (Reşat Nuri Güntekin)

ÜZENTİ

  1. [isim] Manevi hazdan yoksunluk
    • "Şu iftara çağrılış bile üzenti gibi geldi, kendimden sıkıldım." (Falih Rıfkı Atay)

ÜZÜMLÜ

  1. [sıfat] İçinde üzüm olan

SÜZÜCÜ

  1. [sıfat] Süzme özelliği olan

GOLSÜZ

  1. [sıfat] Golü olmayan

MÜZECİ

  1. [isim] Müze kuran veya müzede çalışan kimse
    • "Müzeci Hamit Bey."

SÜZGEÇ

  1. [isim] Sıvıları süzmeye yarayan araç
  2. Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet veya aletlerden oluşan düzenek, filtre
  3. Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça

DÜMDÜZ

  1. [sıfat] Çok düz
    • "Mühendislerin keşfine göre, taş ocağı olarak işletilirse yirmi senede dümdüz olabilirmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Sade, basit
    • "Yirmi iki senelik dümdüz bir hayat." (Aka Gündüz)
  3. Bilgisi, görgüsü çok dar bir sınır içinde kalan (kimse)

ÜSTSÜZ

  1. [sıfat] Belden üst kısmında giysi olmayan

DÜZGÜN

  1. [sıfat] Doğru ve pürüzsüz, muntazam
    • "Düzgün tahta. Düzgün yol."
  2. Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam
  3. İyi
    • "Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil." (Memduh Şevket Esendal)
  4. [zarf] Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde
    • "Düzgün konuşuyor."
  5. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim)
    • "Düzgün çok yüzlü."
  6. [isim] Kadınların, teni pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem, fondöten

MÜZMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Süreğen
    • "... kadıncağızın müzmin romatizması vardı." (Haldun Taner)
  2. Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden
    • "Genç kadınlara bakmak, bu adamda müzmin bir illetti." (Reşat Nuri Güntekin)

YÜZGEÇ

  1. [isim] Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan organ
  2. [sıfat] Suda iyi yüzen (kimse veya hayvan)

ÜZÜNTÜ

  1. [isim] Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
    • "Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim." (Aka Gündüz)
    • "Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım." (Refik Halit Karay)

GÜÇSÜZ

  1. [sıfat] Gücü olmayan, âciz
    • "Silahlarından birini elinden bırakmış, güçsüz düşmüştür." (Necati Cumalı)

SÜSSÜZ

  1. [sıfat] Süsü olmayan, süslenmemiş, gösterişsiz, yalın, sade
    • "Süssüz, boyasız bir genç kız; saçları kısacık kesilmiş." (Atilla İlhan)

LÜZUCİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yapışkan

ÜZENGİ

  1. [isim] Eyerin iki yanında asılı bulunan ve hayvana binildiğinde ayakların basılmasına yarayan, altı düz demir halka
    • "İyi süvarilik gururuyla ayaklarını üzengiden çıkarmış, dizginleri bırakmış." (Falih Rıfkı Atay)

GÜRBÜZ

  1. [sıfat] Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
    • "Genç, gürbüz bir köylü çocuğu idi." (Sait Faik Abasıyanık)

SÜZMEK

  1. [-i] Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
    • "Suyu süzmek. Şerbeti süzmek."
  2. Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
    • "Sirkenin tortusunu süzmek."
  3. Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
    • "Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü." (Samim Kocagöz)
  4. Göz baygın ve anlamlı bakmak
    • "Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim." (Erhan Bener)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü