İçinde üm olan 5 harfli 57 kelime var. İçerisinde ÜM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üm olan kelimeler listesine ya da Sonu üm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DÖKÜM

  1. [isim] Kalıba dökme işi ve bunun yapılış yöntemi
    • "Bu hesapların dökümlerini alıp sizlere vereceğim." (Nazlı Eray)
  2. Kumaşın dökümlü olma niteliği
  3. Bir şeyi ayrıntılı olarak ortaya koyma
    • "Hesabın dökümü."
  4. Dökülme zamanı
    • "Yaprak dökümü."
  5. [sıfat] Kalıba dökülerek yapılan

YÜKÜM

  1. [isim] Yükümlülük
    • "Vergi yükümü yasayla konulur."

SÜMÜK

  1. [isim] Sümük doku hücrelerinin ve üzerinde bulunan bezlerin, doku yüzünde nemli, akıcı, kaygan bir tabaka oluşturan salgısı

MÜMAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dokunan, temas eden
  2. [isim] Teğet

SÜMEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzerinde yazı yazmaya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık
    • "... yazıhanenin sümeni üzerinde, ona gerekli kâğıtları imzalatırken..." (Atilla İlhan)

DÜMEN

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça
    • "Herhâlde kaçmayı düşünüyor olmalıydı. Yolun kenarındaki tek tük ağaçlara doğru dümen kırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kimimiz dümen tutar mavnalarda / Kimimiz çımacıdır halat başında." (Orhan Veli Kanık)
    • "Başımıza gelenler, son elli yılda ekonominin dümenini elinde tutan sıfırlardan kaynaklanıyor." (Aydın Boysan)
  2. Yönetim, idare
  3. Dalavere, hile
    • "Hani öldürseler yaşayamazdı bensiz? Yalan mıydı? Dümen miydi?" (Orhan Kemal)

ZULÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
    • "Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)

GÖZÜM

  1. gözümün nuru
    • "İşkembe ayıklamaktan, bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum." (Orhan Kemal)
    • "Daha ileride denizin yüzünü birdenbire allak bullak eden akıntıya benzer bir çırpıntı oluyor, bu çırpıntı göz açıp kapayıncaya kadar kesiliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Göz alabildiğine uzanan yeşil tepelerin, ruha ferahlık veren bir munis enginliği vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim." (Ayşe Kulin)

TÜMEL

  1. [sıfat] Belli bir sınıfa bağlı bireylerin hepsini içine alan, külli
  2. Bütün kapsamıyla alınmış olan (önerme), külli, tikel karşıtı

POLÜM
...
TÜMÜR

  1. [isim] Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı

ÜMMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü
    • "Allah'ım, sen koru Muhammed ümmetini bu eşkıyanın zulmünden."

ZÜMRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Topluluk, takım, grup, camia
    • "Ben de kardeş sadakasıyla, ötekinin berikinin lütfuyla yaşayan tufeyliler zümresinden çıktım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Tür, cins

HÜKÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yargı
    • "Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Kral otuz yıl hüküm sürdü."
    • "Oğlum, beni iyi dinledikten sonra hükmünü verecek." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Üsküp'ün ceza mahkemesinde on beş sene hüküm yedi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Egemenlik, hâkimiyet
    • "Hüküm süren kanaat."
    • "Soğukların hükmü geçti."
  3. Değer, aynı veya benzer nitelik
    • "Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut'un gözbebeği hükmündeymiş." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "O yükseklerde fırtına, kar, tipi hüküm sürmekteydi." (Nabizade Nazım)
  4. Önem, geçerlilik
    • "Bu işin ne hükmü var."
  5. Etki, hız, şiddet
    • "Kışın hükmü geçti."
  6. Karar

TÜMCE

  1. [isim] Cümle

TÜMEN

  1. [isim] Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka
    • "Cehennem içinde boğuşan tümenin kurtuluşu demek olan bu haber onun tunçtan yüzünü değiştirmiyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. On bin erden oluşan asker kuvveti
  3. Büyük küme, yığın
  4. [sıfat] On bin

SÖNÜM

  1. [isim] Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa
    • "Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır."
  2. Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfa
    • "Bir borcun sönümü için her yıl verilmesi gereken taksit, vade uzunluğuna, ana borca ve faiz fiyatına bağlıdır."

ŞÜMUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine alma, kaplama, kapsama
  2. Kaplam

SÜYÜM

  1. [isim] İğneye geçirilen bir sap iplik

GÖRÜM

  1. [isim] Görme yetisi
    • "Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü