İçinde ö olan 3 harfli 45 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖKE

  1. [isim] Deha sahibi kimse, dâhi

GÖR
...
ÇÖZ

  1. [isim] Bumbar, bağırsak
  2. Bumbarın yağı

HÖT

  1. [ünlem] Korkutmak veya dikkati kendi üzerine çekmek için söylenen bir söz

ÖCÜ

  1. [isim] Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayalî yaratık, umacı

JÖN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Genç
  2. [isim] Önemli rollerde oynayan genç oyuncu, jönprömiye

ÖHÖ

  1. [isim] Bir kimsenin kendi varlığını belli etmek, söylenen bir şey üzerine dikkat çekmek, birine takılmak vb. amaçlarla öksürür gibi yaparak çıkardığı ses

GÖÇ

  1. [isim] Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret
    • "Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi." (Samiha Ayverdi)
    • "Kalktı göç eyledi Afşar elleri." (Dadaloğlu)
  2. Evden eve taşınma, nakil
    • "Her sene, zamanı gelince İstanbul'un mahallelerinde Boğaz'ın köylerine göçler başlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Taşınma sırasında götürülen ev eşyaları
  4. Kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ne göre çevre değiştirmeleri

ÖZE

  1. [isim] Bir türde, bir bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has
    • "Gülmek insan türüne öze bir durumdur."

ÖLÜ

  1. [sıfat] Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan, diri karşıtı
    • "Bir gün gelip ölülerimizi parayla taşıtacağımızda şüphe yok." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Arkadaşlarım ölü gibi uyuklarken, ben sabahlara kadar dans ediyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Üç yıldır bizim oralarda kuraklık var. Hele bu yıl ölü gözü kadar rahmet görmedik." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sevim, Beyhan'ın ölümü öp diye ısrarla getirdiği pastasından bir dilim yedi." (Haldun Taner)
  2. [isim] Ölmüş insan, müteveffa, mevta
  3. [isim] Hayvan leşi
    • "Bir tavuk ölüsü."
  4. Güçsüz
    • "Ölü kandil."
  5. Çok durgun, hareketsiz
    • "Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar." (Necati Cumalı)
  6. Ekileme gücü olmayan, canlılığı olmayan
    • "Ölü bir konuşması var."

ÇÖL

  1. [isim] Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
    • "Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık." (Falih Rıfkı Atay)

GÖT

  1. [isim] Anüs
  2. Alt taraf, dip
  3. Kaba et, kıç, popo
  4. Güç veya yüreklilik

DÖŞ

  1. [isim] Göğüs, bağır
    • "Bana yastık olsun döşlerin güzel." (Âşık Veysel)
  2. Kaburga altı

TÖS

  1. [ünlem] Hayvanı töskürtmek için söylenen bir söz

ÖGE

  1. [isim] Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman
  2. Başka şeylerin kendisinden türediği ilk madde, ilke, unsur
  3. Bir cümleyi oluşturan özne, yüklem, tümleç vb. birimlerden her biri
  4. Bir sınıf veya bir topluluğun bireylerinden her biri
    • "O savaşı başarıya ulaştıran en kuvvetli öge, ne yabancıdan gördüğümüz yardım ne de bugünkü özel girişimcilerin gayretleridir." (Necati Cumalı)

BÖN

  1. [sıfat] Budala, saf, avanak, ahmak
    • "Genç adam çirkin hatta biraz bön." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Söyleyecek söz bulamıyor, bön bön ihtiyar Rum'un yüzüne bakıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)

FÖY

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kısa bilgileri içeren belge

SÖZ

  1. [isim] Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil
    • "Aklıma bu maaş meselesinden bir kere de Ahmet Kerim'e söz açmak geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Toplantıda ilk olarak başkan söz aldı."
    • "Numaralar okunuyor, görüşüyoruz, gruplardan gruplara sözler atıyoruz, şakalar ediyoruz, ne hoş eğleniyoruz." (Refik Halit Karay)
    • "Söz bir, Allah bir, seni ele vermem." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük
    • "İşimin yapılacağı konusunda bakandan söz aldım."
    • "Sarhoşlar söz atıyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu toplantıda büyüklere söz düşmüyor." (Halide Edip Adıvar)
    • "Hâlbuki bu münasebetsiz dedikodular mektebe de söz getirmeye başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi
    • "Yer yer birçok türküde rastladığımız beylik sözler de vardı içinde." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  4. Kesinlik kazanmayan haber, söylenti
    • "Ortalıkta bir söz dolaşıyor."
  5. Bir işi yapacağını kesin olarak vadetme
    • "O, sözünde duran bir adamdır."
  6. Müzik parçalarının yazılı metni, güfte
    • "Şarkının sözleri çok anlamlı."

LÖS

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] En çok vadilerde, yamaçlarda bulunan, kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık

BÖĞ

  1. [isim] Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir örümcek türü

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü